Dünyanın en kısa öyküsünü Hemingway mi yazdı?

“Satılık: Bebek ayakkabıları. Hiç giyilmemiş.” Ernest Hemingway’e atfedilen bu kısa öyküye herhangi bir internet mecrasında denk gelmiş olabilirsiniz. Rivayete göre, Hemingway bir öğle yemeğinde arkadaşlarıyla 6 kelimelik[i] bir hikâye yazabileceğine dair iddiaya giriyor. Peçeteye yazdığı bu 3 kısa cümleyle, yıllar sonra internette “Dünyanın En Kısa Öyküsü” olarak adlandırılan, kimi zaman yanına “gelmiş geçmiş en hüzünlü” gibi sıfatların da layık görüldüğü ve onun edebi dehasının bir kanıtı olarak ileri sürülen bir öykü elde ediyor. Twitter’da “Hemingway bebek” kelimelerini arattığınızda karşınıza çıkanlardan bile bunun ne denli popüler bir öykü olduğunu anlayabiliyorsunuz. Peki, sosyal medyanın malumatfuruşluğunu bir kenara bırakırsak, bu hikâyenin bir aslı var mı? Bu kısa öyküyü yazan gerçekten Hemingway mi?

“Quote Investigator” adını taşıyan ve alıntıların kökenini araştıran internet sitesinin sahibi Garson O’Toole’un konuyla ilgili çalışması bu kısa öykünün menşeine açıklık getiriyor.

O’Toole’un belirttiğine göre, bu altı kelime ilk kez 20. yüzyılın başlarında, Hemingway henüz 7 yaşında ve muhtemelen alfabeyi dahi yeni öğrenirken ortaya çıkıyor. 1906’da bir gazetenin seri ilanlarında geçen “Satılık, bebek arabası, hiç kullanılmadı. Bu ofise başvurabilirsiniz.” cümlelerini, 1910’da biraz daha uzun olsa da aynı ifadeleri kullanan “Bebeğin el yapımı çeyizi ve bebek arabası satılık. Hiç kullanılmadı.” izliyor. 1917’de William R. Kane’in yazdığı ve kısa öykülerin gücünden bahseden bir makale, “bebeğini kaybeden bir kadın” için “Küçük Ayakkabılar, Hiç Giyilmedi”den oluşan veciz bir başlık önerisi taşıyor:

Akla ilk gelen örneği verelim: Hikâyemiz bebeğini kaybeden bir kadın hakkında, tuttuğu yas onu dünyadan uzaklaştırıyor, kocasına dahi yabancılaşması ihtimalini doğuruyor. Normale dönmek için zihinsel bir mücadele vermesi gerekecek, bu yüzden yaşadığı kriz de onu ruhsal açıdan etkileyecek. Hikâyenin tamamlanması için bu mücadelenin ve kadının zaferinin somut bir sembolü olmalı.

Bu sembolün “hiç giyilmemiş küçük ayakkabılar” olduğunu düşünelim, öykünün başlığı “Küçük Ayakkabılar, Hiç Giyilmedi” olabilir. Kadının zaferi ve normale dönüşü, ağladığı bu ayakkabıları ihtiyacı olan başka bir bebeğin annesine vermesiyle gelecek. Biraz fazla duygusal oldu ama sanırım ne demek istediğimi anlatıyor.

1921’de ise köşe yazarı Roy K. Moulton, Jerry adındaki bir arkadaşının şu sözlerini aktarıyor: “Brooklyn Home Talk gazetesinde “Satılık bebek arabası, hiç kullanılmadı.” diye bir ilan vardı. Bundan çok iyi film olmaz mı?”

Haziran 1921’de Life dergisinde “Dénouement” (Netice) başlığıyla yayımlanan bir yazıdan: “Amerika’nın en iyi drama yazarı, Houston Post gazetesindeki bu 5 kelimelik ilan gibi tek perdelik bir oyun yazabilen kadın ya da adam olacak.” Bahsi geçen sözcükler, tahmin edebileceğiniz gibi “Satılık: Bebek arabası, hiç kullanılmadı.” Temmuz 1921’de ise hem Boston Globe‘da hem de Judge adlı mizah dergisinde Houston Post‘taki ilana benzer atıflar yapılıyor. Tabii Judge bir mizah dergisi olduğu için oradaki yazının devamında kurgusal bir “yumuşatma” deneniyor. Yazının muharriri Jay G’Dee, ilanı veren kişiyi aradığını ve onu evinin önünde çimleri biçerken bulduğunda aralarında şöyle bir konuşma geçtiğini anlatıyor: “Aslında gerekenden az düşünmüşüz. O yalnızca tek kişilik bir araba ve doğum zamanı geldiğinde ikili bir arabaya ihtiyacımız olduğunu fark ettik.” Hikâye birden daha hoş bir hâle geldi, mizah dergilerine bir kez daha teşekkürler.

1927’de aynı kelimeler, Ella Cinders karakterine yer veren ve insanları seri ilan vermeye teşvik etme amacı taşıyan bir bant-karikatürde yer alıyor: “DÜNYANIN EN İYİ KISA HİKÂYESİNİN YEDİ KELİMEDEN OLUŞAN BİR SERİ İLAN OLDUĞUNU SÖYLÜYORLAR.”

Hemingway adı nereden çıktı?

Ernest Hemingway, 2 Temmuz 1961’de ABD’nin Idaho eyaletine bağlı Ketchum’da öldü. Onun öğle yemeğinde yaşadığı rivayet edilen hikâye ise ilk defa Peter Miller adlı bir edebiyat ajanı tarafından 1974’te ortaya atıldı. Miller bunu “iyi yapılandırılmış bir ajanstan” öğrendiğini belirtirken 1991’de yayımladığı Get Published! Get Produced!: A Literary Agent’s Tips on How to Sell Your Writing (Yayıncın Olsun! Yapımcın Olsun!: Bir Edebiyat Ajanından Yazılarınızı Satma Taktikleri) kitabında ayrıntılarıyla yazdı:

Görünen o ki Ernest Hemingway Luchow’s’ta bir grup yazarla yemek yerken yalnızca altı kelimeden oluşan bir kısa öykü yazabileceğini iddia etmiş. Diğer yazarlar da tabii ki yazamayacağını belirtmiş. Hemingway onlara masanın ortasına on dolar koymalarını ve başaramazsa hepsine fazladan onar dolar ödeyeceğini söylemiş. Başarırsa da ortadaki bütün parayı alacakmış. Bir peçeteye hızlıca altı sözcük yazmış ve dolaştırmış, iddiayı kazanmış. O sözcükler şunlarmış: “SATILIK. BEBEK AYAKKABILARI. HİÇ GİYİLMEMİŞ.” Giriş, gelişme ve sonuç!

Oyun yazarı John De Groot, 1980’lerde tek kişilik bir oyun yazdı. 1989’da ilk defa sahnelenen oyun, Papa: A Play Based on the Legendary Lives of Ernest Hemingway (Baba: Ernest Hemingway’in Efsanevi Hayatından Uyarlanan Bir Oyun) adını taşıyordu. Oyunun Türkçeye çevrilmemiş metninde, meşhur anekdotun bir kısmı yer alıyordu:

Yalnızca 5 kelime kullanarak bir kısa öykü yazabileceğime dair bahse girerim.

Yok mu iddiaya giren?

GÜLÜMSER.

Peki bakalım.

5 sözcükte bir kısa hikâye:

‘Satılık.

Bebek ayakkabıları.

Hiç giyilmedi.’

GÜLÜMSER. HALİNDEN MEMNUNDUR.

1990’lar ve günümüz

1992’de Kanadalı edebiyatçı John Robert Colombo, ünlü bilimkurgu yazarı Arthur C. Clarke’ın 11 Ekim 1991’de kendisine yolladığı mektubun bir kısmını yayımladı. Görünüşe göre Clarke da Hemingway anekdotundan haberdardı ve olayın 1920’lerde geçtiğini düşünüyordu: “[Kısa öyküler arasından] Benim en sevdiğim Hemingway’inki, sanırım bununla 10 dolarlık bir iddia kazanmış (ki 20’lerde hiç de az bir meblağ değil). Çevresindekiler tek kelime etmeden ödemiş. Şöyle bir şey, hâlâ her düşündüğümde beni ağlatıyor…”

1997’de The New York Times‘ta yayımlanan bir yazıda ise yine Hemingway’e bir atıf mevcut, ancak hikâyede geçen ayakkabılar için kullanılan eylem “giymek” değil “kullanmak”: “Hemingway bir zamanlar altı kelimeyle etkileyici bir hikâye yazabileceğini iddia etmiş: ‘Satılık. Bebek ayakkabıları. Hiç kullanılmadı.’ Sade bir dil, illaki daha zayıf bir anlam taşımak zorunda değil.”

1998’de The Reader’s Digest‘in bir sayısında Arthur C. Clarke, Colombo’ya yazdığı mektubu biraz daha açıyor:

Sıkıştırılmış kelimeler arasından bugüne dek denk geldiğim en güçlüsüyle bitireyim. 1920’li yıllarda genç bir gazeteci, iş arkadaşlarıyla yalnızca altı kelime kullanarak bir hikâye yazabileceğine dair 10 dolarına iddiaya girmiş -ki bu o döneme göre çok iyi bir para. Ödemek zorunda kalmışlar…

Pleasantville’in[ii] büyücülerini dahi reddederek Ernest Hemingway’in en kısa ve en yürek parçalayıcı hikâyesini kısaltıyorum.

Muhtemelen Ernest Hemingway imzası taşımayan bu hikâyeden Simeon Lumgair tarafından ona atıfla uyarlanan Abrupt Ending adlı bir kısa film dahi mevcut.

Özetlemek gerekirse, “Dünyanın en kısa ve etkileyici öyküsü”nün Hemingway’le bir ilgisi olduğuna dair elle tutulur hiçbir veri yok. Hemingway’le bağı muhtemelen Peter Miller’ın palavracılığıyla açıklanabilecek bu kısa öykünün orijinali için Moulton ya da hakkında hiçbir şey bilinmeyen arkadaşı Jerry’ye teşekkür etmemiz gerekebilir. Belki de 20. yüzyılın başında bir gazetenin seri ilanlar sayfasına ilan veren yaslı ebeveynlere…


Kaynak: Open Culture

[i] Türkçeye çevrildiğinde 5 sözcük olsa da yazıldığı orijinal dil İngilizcede 6 sözcük: “For sale: Baby shoes. Never worn.”
[ii] Burada kağıt üzerinde her şeyin mükemmel olduğu bir kasabada geçen ve aynı adı taşıyan 1998 yapımı Gary Ross filmine atıf var.

Size ihtiyacımız var. Buraya kadar geldiyseniz, hatırlatmak boynumuzun borcu. Türkiye gibi geleceği ziyadesiyle belirsiz bir ülkede, elimizden geldiğince nitelikli yayıncılık yapmanın imkanlarını araştırıyoruz. Güvenilirliğini küresel ölçekte yitirmiş medya alanında hâlâ iyi işler çıkarılabileceğini göstermek istiyoruz.

Bağımsız yayıncılığı desteklemeniz bizim için çok değerli. vesaire’nin dağıtımının sürekliliğinin sağlanmasında ve daha geniş kesimlere ulaşmasında okurlarımızın üstlendiği sorumluluk özel bir anlam taşıyor. vesaire’yi desteklemek için patreon sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

3 Yorum
  1. Bir kahve, sarma sigara ve ağaçlar.
    Beynimle gülüşmeler, hileli bir adam ifadesinde kaldım.

Muhabbetimiz daim olsun...

Benzer Yazılar
BREAKFAST AT TIFFANY'S (Blake Edwards, 1961).
daha fazla

Moda demokratik olabilir mi?

Lee Alexander McQueen’in intihar ettiği haberini okuduğumda günlerce yas tuttum. Modanın ne anlama geldiğini kavramamı, o dünyayı keşfetmemi…
Total
0
Share

vesaire sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et