Nereden çıktı bu Michelin Rehberi?

Hikaye, katı olan her şeyin buharlaştığı ve kutsal olan her şeyin dünyevileştiği çağda, yani modernitenin hüküm sürdüğü 19. yüzyılda başlıyor.

Édouard ve André Michelin kardeşler, 1889’da Fransa’nın Clermont-Ferrand kentinde kendi adlarını taşıyan lastik şirketini kurdular. Çok geçmeden, sürücülerin seyahat deneyimlerini geliştirmek ve araba lastiklerine yönelik talebi artırmak üzere kullanışlı bilgilerle dolu, küçük bir rehber hazırladılar. Bir pazarlama aracı olarak kullanılan bu rehberde, lastiklerin nasıl değiştirileceğine ilişkin talimatların yanı sıra şehir haritaları, benzin istasyonları hakkında bilgiler, harika bir akşam yemeği ve rahat bir konaklama için önerilen lokasyonların listesi bulunuyordu.

Fransız şoförler için hazırlanan ilk “MICHELIN Guide” 1900’de yayımlandı, yaklaşık 35 bin kopyası ücretsiz dağıtıldı. Rehber daha sonra Belçika, Almanya, İspanya ve Portekiz için hazırlandı. I. Dünya Savaşı sırasında kesintiye uğrasa da yirmi yıl boyunca ücretsiz dağıtıldı. Rivayete göre, Andre Michelin’in uğradığı bir lastikçide rehberlerinin bir tezgahın ayağını desteklemek için kullanıldığını gördüğü andan sonra her şey değişti. “İnsan yalnızca para ödediğine saygı duyar” ilkesine dayalı olarak 1920’de yepyeni bir MICHELIN Guide piyasaya sürüldü ve yedi franka satışa çıkarıldı.

Yeni rehberde ilk kez Paris’te bulunan otellerin listesine ve belirli kategorilere ayrılmış restoranlara yer verilmişti. Rehberin restoran bölümüne yönelik artan ilgiyi görmezden gelemeyen Michelin kardeşler, halen süren anonimlik ilkesiyle restoranları ziyaret eden ve inceleyen restoran müfettişlerini görevlendirmeye başladı.

MICHELIN Guide, 1926’dan itibaren nitelikli yemek mekânlarını yıldızlarla ödüllendirmeye başladı. 1931’de restoran değerlendirmelerine 1, 2 ve 3 yıldız hiyerarşisi getirildi. 1936’da ise bugün hâlâ geçerli olan derecelendirme sistemi yayımlandı:

1 yıldız: “Kategorisinde çok iyi bir restoran”
2 yıldız: “Mükemmel yemek, yol değiştirmeye değer”
3 yıldız: “Olağanüstü mutfak, özel bir seyahat planlamasını hak ediyor”

Başlangıcından itibaren mavi kapakla yayımlanan rehber, 1931 itibarıyla “Kırmızı İncil” olarak anılmasını sağlayacak kırmızı kapağına kavuştu. II. Dünya Savaşı sırasında yeniden kesintiye uğrayan yayın, bu dönemde yaratılış amacından farklı bir amaçla kullanıldı. Rehberde kullanılan haritalar dönemin en güncel haritaları olarak bilindiğinden, 1939’da askeri kullanıma özel olarak basıldı.

Rehber, “makul fiyatlarla olağanüstü yemekler” sunan restoranların yer aldığı “Bib Gourmand” kategorisinin de 1955’te derecelendirme sistemine eklenmesiyle nihai hâline ulaştı. Son olarak 2020’deki MICHELIN Guide Fransa seçimleri lansmanı sırasında, “sürdürülebilir gastronomi konusunda rol model” teşkil eden restoranlara verilen “Yeşil Yıldız” rütbesi tanıtıldı.

Bugüne dek 30 milyondan fazla satan MICHELIN Guide, günümüzde 3 kıtada, 35’ten fazla bölgede, 15 binden fazla restoranı değerlendiriyor. Dünya üzerinde en çok MICHELIN yıldızı alan ülkeler Fransa, İtalya, Almanya, İspanya, İngiltere, ABD, Çin ve Japonya.

Son yıllarda yıldızların konfeti gibi saçıldığı, değerlendirme coğrafyasının denetlenemeyecek biçimde genişlediği, rehberin ticarileştiği veya değerlendirme ölçütlerinin gevşediği yönünde eleştirilere maruz kalsa da rehber halen pek çok şef ve yemeksever tarafından güvenilir bir kaynak olarak görülüyor. Çünkü restoranlar anonim müfettişleri ne zaman ağırlayacaklarını elbette bilmiyorlar.

Müfettişler, restoranları değerlendirirken kullanılan malzemenin kalitesini, yemeğin hazırlanmasında kullanılan teknikleri, lezzetlerin birleşimini, yaratıcılık seviyesini ve fiyat-performans dengesini inceliyorlar. Ziyaretlerin ardından yazılan raporlarda “yıldız almaya layıktır” tavsiyesi alan restoranlar, farklı müfettişler tarafından yeniden gizli olarak ziyaret ediliyor ve restoranın alacağı yıldız(lar) tüm değerlendirmeler dikkate alınarak belirleniyor. Rehberde yer alan her restoran ortalama 18 ayda bir yeniden ziyaret ediliyor, yıldızlı olanlar ise daha sık denetleniyor.


*Bu yazı, ilk kez Apéro’da yayımlanmıştır.

Size ihtiyacımız var. Buraya kadar geldiyseniz, hatırlatmak boynumuzun borcu. Türkiye gibi geleceği ziyadesiyle belirsiz bir ülkede, elimizden geldiğince nitelikli yayıncılık yapmanın imkanlarını araştırıyoruz. Güvenilirliğini küresel ölçekte yitirmiş medya alanında hâlâ iyi işler çıkarılabileceğini göstermek istiyoruz.

Bağımsız yayıncılığı desteklemeniz bizim için çok değerli. vesaire’nin dağıtımının sürekliliğinin sağlanmasında ve daha geniş kesimlere ulaşmasında okurlarımızın üstlendiği sorumluluk özel bir anlam taşıyor. vesaire’yi tek seferliğine veya düzenli desteklemek için patreon sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Muhabbetimiz daim olsun...

Benzer Yazılar
Total
0
Share

vesaire sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et