Beyoğlu’nda bir apartman: Büyük Zarifi Apartmanı

Baltazzi, Korpu, Kamondo, Ogenidi, Mavrogordato ve Fernandez gibi Osmanlı’nın Levanten ailelerinden olan Rum asıllı Zarifi ailesi, adını daha çok bankerlik faaliyetiyle duyurmuştu. On sekizinci yüzyıldan itibaren para sıkıntısı çeken Osmanlı’nın imdadına yetişen Galata Bankerleri, Osmanlı için kısa vadeli borç bulma becerilerini ve kapasitelerini epeyce geliştirmişlerdi.

Ailenin tanınmış üyelerinden Yorgo Zarifi’nin bankerlik faaliyetine ne zaman başladığı bilinmiyor, ancak Dersaadet Bankası’nın tasfiye komisyonunda yer aldığı ve Osmanlı’nın daha çok İngiliz sermayesi kanalıyla borçlanmaya yönelmesinin etkisiyle bir İngiliz girişimi olarak hayata geçirilen Osmanlı Bankası’nın kuruluşunda rol oynadığı biliniyor.

On sekizinci yüzyıl sonlarına doğru İstanbul’a gelen Zarifi ailesi, 1920’ye dek İstanbul’da yaşadı. Aile fertleri 1950’ye kadar yaz aylarını da Tarabya’da bulunan Zarifi Köşkü’nde geçirdiler. Bankerlikten edindiği serveti yalnızca işletmekle kalmayan Zarifi ailesi, hayır işleriyle de tanınan bir aile oldu. Zarifi ailesi, İstanbul ve başka şehirlerdeki pek çok mimari yapıya banilik yaptı. Avrupa’yla yakın ilişkileri olan ailenin banilikleri İstanbul’un mimari estetiğini derinden etkiledi. Fener’deki Rum Okulu, Rum Öğretmen Okulu, Heybeliada Ruhban Okulu, Rum Ticaret Okulu, Beyoğlu, Galata ve Tarabya’daki Rum ilk ve ortaöğretim kurumları, Balıklı Rum Hastanesi ve Düşkünler Evi Zarifi ailesinin eserleri arasındaydı.

Büyük Zarifi Apartmanı. Fotoğraf: Fatih Yılmaz.

Yaptırdıkları dönem yapılarının yanında mütevazı kalan, Zarifi ailesinden Eleni Zarifi’nin yaptırdığı düşünülen Büyük Zarifi Apartmanı’nın yapım yılına dair kesin bir bilgi yok. Ancak incelenen harita ve belgeler sonucunda bu yapı 1858-1883 arasına tarihlenebiliyor. Pervititch haritalarında eksik olan Büyükparmakkapı civarı yapılarına dair bilgi edinemesek de, Goad haritalarında Büyükparmakkapı Sokak civarının mimari planı hakkında fikir sahibi olabiliyoruz. Ayrıca yapı hakkında Suat Nirven haritalarından da bilgi edinebiliyoruz.

On yedinci ve on sekizinci yüzyıllarda elçiliklerin Pera bölgesine yerleşmesiyle, gayrimüslimler bu civarda yerleşim alanları kurdu ve bölgede ikamet etmeye başladılar. Pera, yoğun biçimde Batı’yla kültürel etkileşim halindeydi. 19. yüzyıla gelindiğinde bölgenin nüfusu ağırlıklı olarak Rum, Ermeni, Yahudi ve Levanten kesimlerden oluşuyordu. Müslüman kesim ise daha çok Kasımpaşa tarafına yerleşmişti.

Zarifi ailesi, bankerlik ve hayır işlerinin yanında şehrin yönetiminde de söz sahibi olmuştu. Batılı anlamda ilk belediye denemesi olarak Paris’i örnek alan “Altıncı Daire”, Galata, Pera ve Tophane bölgesinden sorumluydu. 1857’de kurulan Altıncı Daire’nin yönetim kurulu üyelerinin büyük çoğunluğunu gayrimüslim Osmanlılar oluşturuyordu, Yorgo Zarifi de aralarında bulunuyordu. Bu da bölgenin gelişmesinde söz sahibi olduğu anlamına geliyordu.

Yirminci yüzyıla girerken Zarifi Apartmanı’nın da bulunduğu Büyükparmakkapı ve çevresi yüksek burjuva Levanten, Osmanlı ve Rum ailelerin barındığı saygın bir mahalle olarak iyiden iyiye şehir kültürüne hükmediyordu.

Paris’te ortaya çıkan art nouveau akımı Marsilya ve Paris’le yakın ilişkileri olan Zarifi ailesini de etkiledi. Şehrin önde gelenlerinin estetik anlayışını yansıtan art nouveau akımı İstanbul’da Botter Apartmanı, Büyük Zarifi Apartmanı ve Küçük Zarifi Apartmanı gibi yapılarda kendini gösterecekti.

Birbirine komşu olarak Zarifi Ailesi tarafından dönemin yoksul ailelerinin barınması için yaptırılan, art nouveau akımının etkileri görülen Büyük Zarifi Apartmanı ile Tel Sokak’ta bulunan Küçük Zarifi Apartmanı dar bir geçitle birbirine bağlanıyor. Özgünlüğünü koruyan ve birçok yönden bozulmamış yapı, katlar arasında telefon bağlantısını sağlayan panosu, katlar boyunca uzanan çöp sistemi, giyotin pencereleri, seramik ve ahşap yer döşemeleri, rüzgarlık kapısı ve floral süslemeleriyle Pembe Çıkmazı’nda keşfedilmeyi bekliyor.

İlhan Berk, Pera isimli kitabında Büyük Zarifi Apartmanı’nın bulunduğu Pembe Çıkmazı’nı anlatıyor:

“Yine bu sokağın Pembe Çıkmazı’nı da unutmamalı. Bugünkü Beyoğlu’ndan kendini sıyırmış belki de tek çıkmazdır o. Pera burada hâlâ yaşıyor gibidir. Hem bu çıkmazın Zarifi Apartmanı’nın (No.4) güzelliği, gizemi de bunu göstermiyor mu? Ya bu evin, bir zamanların güzeller güzeli Luiza Karakasyan’ı? O nasıl unutulur? Ya Madam Aleksandra? Madam Aleksandra’nın (o neşeli masum çıplak) ölümü gazetelerin de konusu olmamış mıdır? Bulmaca merakı yüzünden her gün üç gazete birden aldığı ve bir bulmacayı tamamlayamayıp yarım bıraktığı da gazetelere geçmemiş midir? Pembe çıkmazı bir tarihtir.”


Kaynaklar

Size ihtiyacımız var. Buraya kadar geldiyseniz, hatırlatmak boynumuzun borcu. Türkiye gibi geleceği ziyadesiyle belirsiz bir ülkede, elimizden geldiğince nitelikli yayıncılık yapmanın imkanlarını araştırıyoruz. Güvenilirliğini küresel ölçekte yitirmiş medya alanında hâlâ iyi işler çıkarılabileceğini göstermek istiyoruz.

Bağımsız yayıncılığı desteklemeniz bizim için çok değerli. vesaire’nin dağıtımının sürekliliğinin sağlanmasında ve daha geniş kesimlere ulaşmasında okurlarımızın üstlendiği sorumluluk özel bir anlam taşıyor. vesaire’yi tek seferliğine veya düzenli desteklemek için patreon sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Muhabbetimiz daim olsun...

Benzer Yazılar
Total
0
Share

vesaire sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et