Bir müşterisi, New Yorklu kuaför Siobhan Benson’ı 11 Eylül 2001 saldırılarından hemen sonra ziyaret etmişti. Brooklyn’deki “Cut Loose” adlı kuaför salonunun sahibi Benson, “Saldırılara gerçekten çok üzülmüştü, saçının tamamını kestirmek istiyordu,” diye hatırlıyor. Fakat müşterisi saç kesimi için uygun ruh halinde değildi, ağladı ve kuaförden saçını kestirmeden ayrıldı. Kuaförlükte bu durum alışılmadık değil, Benson da görünüşlerinde köklü değişimler yapmak isteyen ve fazlasıyla duygusal halde kendisine gelen müşterilerinden payına düşeni aldığını itiraf ediyor.
Saçlarımız birçok ağır duyguyu saklayabilir, kadınların saçlarında yaptıkları köklü değişimler yeni bir mesele değildir. Hemen herkesin bildiği gibi, Britney Spears Şubat 2007’de bir kuaföre dalıp kendi saçlarını gelişigüzel tıraş etmişti. O anlar hâlâ medya tarafından yoğun biçimde incelense de, Britney Spears o sırada boşanmanın arifesindeydi, haberlere bakılırsa uyuşturucu bağımlılığıyla uğraşıyor ve depresyonla boğuşuyordu. Saçını kazıtmak, kendini acıdan kurtarmanın ve kamuoyuna mal olmuş hayatında hissettiği çaresizliği biraz dindirmenin bir yoluydu.
Bazı filmler de travmayla mücadele eden, saçını kısmen ya da tamamen kestiren kadınların duygusal deneyimlerini ele almıştı. Sanık (1988) filminde Jodie Foster’ın canlandırdığı Sara Tobias karakteri, toplu tecavüze uğrayıp tecavüzcüler de suçsuz bulunduktan sonra omuz hizasındaki saçını kısacık kestirir. 1995 yapımı gençlik draması Empire Records‘un Debra karakteri, intihar girişiminin ardından kendini “görünür” kılmak için saçını kazır. Girls dizisinin ikinci sezon finalinde, Hannah Horvath da kulak zarını kulak temizleme çubuğuyla deldiği ve günde bir kitap yazmayı başaramadığı kötü bir OKB nöbetinin ardından saçlarını makasla kesiverir. Bu popüler kültür örnekleri, saçlarda yapılan köklü değişimler ile duygusal durumlar arasındaki güçlü ilişkiye dikkat çeker.
Philadelphia’da yaşayan psikoterapist Rebecca Newman’a göre, “Özellikle acı veren bir geçiş dönemindeyken hemen rahatlama sağlayacak kararlar alma eğiliminde oluruz.” Bu, yoğun ya da zor duygulardan kurtulma isteğinden kaynaklanabilir; düşünmeden alışveriş yapmak ya da saçımızı kestirmek gibi aceleci kararlar almamıza neden olabilir. Newman, fiziksel görünüşümüzde böyle değişiklikler yapmanın yaralarımızın kabuğunu soymaya benzeyebileceğini söylüyor, eylemden hemen sonra daha iyi hissedeceğimizi varsayarız.
Romantik ilişkiler sona erdiğinde, insanların saçlarında değişiklik yapmak istemesi yaygındır. Newman, “Ayrılıktan sonra yaşanan keder, saçın gerçek ve mecazi ağırlığını potansiyel olarak kaldırmanın bir yolu olarak kişiyi görünüşünde büyük bir değişiklik yapmaya itebilir,” diyor. Uzun saçların bakımı fazla ürün, zaman ve sabır gerektirdiğinden, bakımdan vazgeçmek ilişkinin duygusal emeğinden vazgeçmeyi sembolize edebilir.
Saçımı kestirdikten sonra duygularım hep fazlasıyla karmaşık olmuştur. Kendimi gerçekten kötü hissettiğim zamanlarda yeni bir saç modeli yaptırmak bana geçici bir doz oksitosin verir, daha iyi hissetmenin bir yolu olur. Ne zaman saçımı kestirsem de ağlarım. Nedeni ne olursa olsun, görünüşümü değiştirmek bende tam anlamıyla kimlik krizi yaratır. Kronik depresyon ve anksiyeteyle yaşayan biri olarak saçlarımla karmaşık bir ilişkimiz var.
Newman, güzellik anlayışımızın ve güzellik standartlarımızın saçımızla ilgili düşüncelerimizi ve yaklaşımımızı biçimlendirdiğine inanıyor. “Saçımız kendimizi daha iyi hissetmemize yardımcı olabilir, ancak doğası gereği sihirli bir değneğe sahip değildir,” diyor. Fiziksel benliklerimizin yeniden icat edilmesi yanlış bir kontrol hissi yaratabilir. Olan bitenin kontrol altında olduğunu düşünebiliriz, hayatımızın belirli koşullarını değiştirebilsek de yönetebileceğimiz şeylerin duygularımız ve tepkilerimiz olduğunu kabul etmek önemlidir. Newman’a göre, stresli zamanlarda görünüşümüzde köklü ve muhtemelen pişmanlık verici değişiklikler yapmanın bize yalnızca geçici bir temsil duygusu vereceğini kabul etmek yerine saçlarımızı kestirmek gibi farklı kaçış yolları arayabiliriz.
Newman, sıradışı bir saç kesiminin sağlıklı bir başa çıkma yöntemi olup olmadığını anlamak için kendinize bu kararı özgüvenle mi yoksa korku içinde mi aldığınızı sormanızı öneriyor. Saçınızı kestirmek içsel bir değişimin sentetik aracı da olabilir. Newman, “kişi bir süredir sessizce dergilerdeki veya Instagram’daki saç modellerine bakıyorsa, bu o kadar da köklü bir değişim olmayabilir,” diyor. Kuaför Siobhan Benson ise sıradışı bir saç kesiminin gerçekten istedikleri bir şey olup olmadığına karar vermeleri için müşterilerine daha sakin hissedene kadar beklemelerini öneriyor.
Yine de bazı durumlarda yeni bir saç modeli özgürleştirici olabilir, kendimizi dünyaya sunmanın yeni yollarını bulmamızı sağlar. Benson, bu bağlamda, transseksüel kimliğini dışavurmanın ilk yolu olarak 12 yaşında kafasını kazıtan genç bir müşterisini hatırlıyor. Bir kuaför olarak, tüm müşterileriyle empati kurmasının önemini anlatıyor. “Koltuğunuza kendi yükleriyle gelen pek çok farklı kesimden insanla muhatap oluyorsunuz,” diyor. Doğru yapıldığında, saç kesimi kişisel dönüşümün aracı olabilir ve kendinize daha fazla güvenmenizi sağlayabilir.
*Bu yazı, Cüneyt Bender tarafından Sara Radin’in Dazed’de yayımlanan makalesinden kısaltılarak çevrilmiştir.
Size ihtiyacımız var. Buraya kadar geldiyseniz, hatırlatmak boynumuzun borcu. Türkiye gibi geleceği ziyadesiyle belirsiz bir ülkede, elimizden geldiğince nitelikli yayıncılık yapmanın imkanlarını araştırıyoruz. Güvenilirliğini küresel ölçekte yitirmiş medya alanında hâlâ iyi işler çıkarılabileceğini göstermek istiyoruz.
Bağımsız yayıncılığı desteklemeniz bizim için çok değerli. vesaire’nin dağıtımının sürekliliğinin sağlanmasında ve daha geniş kesimlere ulaşmasında okurlarımızın üstlendiği sorumluluk özel bir anlam taşıyor. vesaire’yi tek seferliğine veya düzenli desteklemek için patreon sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.