Öncelikle bize Dimension 35c tanıtılıyor, devasa ağaçların büyümesi için mükemmel iklim koşullarına sahip bir evren. Sonra her köşesinde bulunan eczanede, kırılmış bacaklara iyi gelecek bir serum bulunan gelecek boyutu var. Ayrıca pizzaların insan yediği, herkesin Mask (Peter Bogdanovich, 1985) filmindeki Eric Stoltz’a benzediği ve tabii ki çoklu evrendeki en iyi dondurmaya sahip evrenler.
Çoklu evrenin cisimleştiği her türlü hâl (paralel evrenler, alternatif gerçeklikler, diğer boyutlar) uzun süredir bilimkurgu için karşı konulamaz bir tema oldu. Çoklu evrenin çoğu tasvirinde bizimkinin yanı sıra bir ya da iki evren mevcut. Ancak Adult Swim’de yayınlanan Rick and Morty‘de (Justin Roiland & Dan Harmon, 2013) bunun sayısının takibini yapmak zor, hatta belki de imkânsız.
Üçüncü sezonu yeni başlayan animasyon dizisi, züccaciye dükkanındaki fil gibi boyutlar arası gezinirken arkasında Cronenberg’ler[i] ve cesetler bırakan dengesiz dahi Rick’i takip ediyor. Yanında da genellikle sersem torunu Morty var.
YouTube’da yer alan açıklamalardan birinde, Adult Swim‘in Rick and Morty‘sinden “bilimsel açıdan en tutarlı animasyon komedi” diye bahsediliyor. Dizi gerçekten birçok fizik referansına yer veriyor, hepsine de kendi komik ve tuhaf yorumunu katıyor. Şahsen Albert Einstein’ın özel göreliliği dördüncü boyuttan gelen testis kafalı varlıklar tarafından dövüldükten sonra keşfettiği fikri hoşuma gidiyor.
Rick and Morty‘nin özgün çoklu evren yorumunun amacı gerçek fiziği yansıtmak değil. Yine de kozmos üzerine çalışan fizikçiler, dizinin ortaya çoklu evren gibi bir şeyin olup olmadığına ilişkin olağan dışı bir bilimsel tartışma attığına inanıyorlar.
“Bir bölüm seyrettim, o da hoşuma gitti. O kadar ciddiye almaya gerek yok.” New York Üniversitesi’nden kozmolog Matthew Kleban böyle söylüyor. “İnsanların hiç umursamamasındansa bilimle üzerine hikâyeler yazacak kadar ilgilenmesi çok daha iyi.”
Fizikçiler çoklu evrenin gerçekten olup olmadığıyla ilgili, hatta sözcüğün anlamında bile hemfikir değil. Bazıları olabileceğine inanıyor ve evrenimizin bir komşusuyla çarpışmasına yönelik izler arıyor. Diğerleri teoriyi tamamen saçmalık olarak nitelendiriyor ve her şeyin eşit derecede olası olduğunu, dolayısıyla hiçbir şeyin bu fikri çürütemeyeceğini savunuyor.
“Çoklu evrenin bilim olarak kabul edilmesinin taraftarı değilim. Şu anki cisimleştiği haliyle teorinin sıkıntıları var ve çok ön plana çıkıyor.” University of Rochester’da astrofizikçi ve Marvel’ın Doctor Strange‘inde (Scott Derrickson, 2016) bilimsel danışman olarak çalışan Adam Frank böyle düşünüyor. “Çoklu evrenin varlığıyla ilgili kesinlikle hiçbir kanıt yok.”
Çoklu evren kavramı aslen kuantum mekaniğinden geliyor, yani çok küçüğün çok tuhaf dünyasını açıklayan fizik dalından. Kuantum mekaniğinde çoklu dünyalar yorumuna göre her olay, evrenin her türlü olasılığı kapsayacak farklı versiyonlara ayrılmasına neden oluyor. Dolayısıyla basit bir yazı tura atma, ortaya birinde turanın, diğerinde yazının geldiği iki paralel evren çıkarıyor. “A Rickle in Time”[ii] bölümü, belirsizlik üstüne belirsizliğin yarattığı 64 paralel zaman akışı ve uçuşan Schrödinger’in kedileri üzerinden bu fikri tekrarlıyor.
Günümüzdeki çoklu evren kavramı, bir nevi kaza sonucu ortaya çıktı. Kozmik genişleme teorisi uzay-zamanı, içinde baloncukların yani bağımsız evrenlerin oluşup büyüdüğü yükselen bir ekmek dilimine benzetir. Ebedi genişleme bu büyüme sürecinin bazı bölgelerde sonsuza kadar sürüdüğünü varsayar ve sınır zorlandığında bu model bir çoklu evren öncülüdür.
Rick, “Rick Potion #9” bölümünde nüfusu kıvranan biçimsiz mutantlara çeviren genetik bir salgına neden olduktan sonra dizinin çoklu evreninin nasıl işlediğini anlatıyor. Kendi gerçekliklerinin pisliğini temizlemektense onları kendi ezilmiş cesetleriyle karşılaştıkları alternatif bir gerçekliğe ulaştırmak için portal tabancasını kullanıyor.
“Sonsuz sayıda gerçeklik var Morty, bunların birkaç düzinesinde de şansım yaver gitti ve her şeyi normale çevirdim,” diyor Rick. “Sadece o gerçekliklerden ikimizin de aşağı yukarı bu sıralar öldüğü birini bulmam gerekiyordu.” (Dizi gerçeklik, boyut ve zaman akışı gibi kavramları aynı anlama gelecek şekilde kullanıyor, fizikçilerin tercih ettiği kavram ise evren.)
Bu sahne bile başlı başına birçok soru doğuruyor, ama önce sonsuz sayıda gerçekliğe uzanan bir çoklu evren fikriyle başlayalım. Hesaplamalar orada bir yerlerde devasa sayıda olası evren olduğunu öngörürken yine de bu sayı sonsuzluğa ulaşmıyor.
“Aşağı yukarı 500 basamaklı bir sayı, bu da Dünya üzerindeki atomları olası yeniden düzenleme biçimlerinizin sayısından daha fazla, ama yine de sonsuz değil” diyor Austin’deki Teksas Üniversitesi’nden kozmolog Richard Matzner.
Bu yaklaşık sayının kökeni, çok büyük (genel görelilik) ile çok küçüğü (kuantum fiziği) yöneten iki bambaşka çerçeveyi bir araya getirebilecek olası bir “her şeyin teorisi” olarak 1990’larda rağbet gören sicim kuramı. Stanford Üniversitesi’nden Andrei Linde ve Vitaly Vanchurin tarafından yapılan daha yakın tarihli bir hesaplama, tek bir evrenin varyasyonlarını oluşturabilecek kuantum oynamalarını dikkate alıyor ve 10500‘ü genişletiyor. Onların kocaman sayısı 10^10^10^7, gerçi insan beyninin farklı evrenlerin ayırdına varma kapasitesini göz önüne alınca bu sayıyı 10^10^16’ya indiriyorlar.
O zaman bu teoriye göre çoklu evrenin bir yerlerinde uçuşan 10^10^16 adet kopya mı mevcut? Elbette hayır, çünkü sonsuz sayıda olasılık, birçok evrende yaşam, gezegen ve yıldız olmayacağı anlamına geliyor. Belki bizimki gibi genişleyen ama bunu çok hızlı yapan ve her saniyede iki katına çıkan bir evren de olabilir. Orada bulunan her yıldız, gezegen ve organizma da parçalara ayrılır ya da anında buharlaşır. Belki de 13 milyar yıldır yaşayan gözlemlenebilir evrenimiz yerine bir saniyenin çok altında yaşayan bir evren vardır. Kleban’a göre “Çoklu evrenin bazı bölgelerinde yerel fizik kuralları çok farlı olabilir, örneğin farklı sayıda boyutlar ya da görebileceğiniz daha yüksek boyutlar. Fazlasıyla acayip olasılıklar mevcut.”
Rick and Morty‘deki sonsuz sayıdaki gerçekliklerin binlerce versiyonu olsa da bunlar her boyutu işgal etmiyorlar.
Rick, “Close Rick-counters of the Rick Kind”[iii] adlı bölümde Rick’lerden oluşan bir yönetim kurulunun gizli karargâhı Rick’ler Kalesi’ne çıkarılırken şunu söylüyor: “Birçok zaman akışında bir Rick var ve çoğu Rick’in bir Morty’si var. Burası kimin sen ve kimin ben olduğumuzun gerçek bir kim kimdir’i.” Dizinin çoklu evreni üzerine saçmaca uzun bir Reddit zinciri “sonsuz sayıda Rick’ler Kalesi ve sonsuz sayıda C-137[iv] olmadığını” belirtirken tekrarlayan boyutların da mevcut olmadığını söylüyor.
Rick, kendisinin bir başka versiyonuyla karşılaşmak için ona evrenler arasında rahatlıkla dolaşma imkanı sunan bir araca gerek duyuyor. Dizide portal tabancası uzay-zamandaki iki farklı noktayı birleştiren solucan delikleri açıyor ve elverişli bir ulaşım şekli sunuyor. Ancak bizim dünyamızın kısıtlamaları, böyle bir aletin gerçekliğe dönüşmesine engel.
Matzner şunu söylüyor: “Başka bir evrene gidebilirsem o evrendeki kendimle tanışabilirim, ama teknik olarak bunu yapmanın bir yolu yok. Teorik olarak birinin yüksek miktarda enerjiyle bir solucan deliği yaratması mümkün.”
Fizikçiler 1930’lardan bu yana Einstein’in genel görelilik kuramıyla tutarlı olan solucan delikleri fikri üzerine kafa yordu. Ancak bunlar hiçbir zaman gözlemlenemediği için şu an için varlıkları tamamen varsayımsal. Ayrıca kendi solucan deliğinizi yaratmanız için sonsuz miktarda enerjiye ihtiyacınız var. O yüzden dünyamızdan uzay-zamanda sıçramalar yaparak uzaklaşmak istiyorsanız üzgünüm, Rick’in Szechuan McNugget sosu[v] için sürdürdüğü boyutlararası arayışı vekaleten yaşamak zorundasınız.
Bilimkurgu için çoklu evren, merak uyandıran hikâye fikirlerinin altın madeni. Ancak bunun olup olmadığını nasıl kanıtlayabiliriz? Kleban gibi fizikçiler, baloncuk çarpışması denen bir şey üzerinden çoklu evrenle ilgili kanıt toplayabileceğimize inanıyor. Eğer uzak geçmişte iki evrenin uçları birbirine çarptıysa, gökyüzünde bunun bir izi kalırdı. Baloncuk çarpışmaları avı devam ediyor, ancak Kleban’ın kendisi dahi böyle bir şey bulmanın düşük ihtimal olduğunu kabul ediyor. “Eğer çoklu evrene dair ikna edici bir kanıt bulunursa, bu insanlık tarihi için Kopernik devrimine yakın büyüklükte bir keşif olur.”
Çoklu evren, sallantılı temeline rağmen teorisiyle Rick and Morty ve genel anlamda bilimkurguya sonsuz yem sunuyor. Yazarlar işin bilimsel kısmını doğru kotarmaya çaba harcadığında mutlu oluyorum – Syfy’ın The Expanse‘ini (Mark Fergus & Hawk Ostby, 2015) bu açıdan kutlamak lazım- ama seyirciyi bağlayan bu değil. Esas mesele hikâye anlatıcılığı, gerçeğin ve kurmacanın kusursuzca birbiri içine girmesi ve türümüzün geleceğinin nasıl olacağına yönelik vizyon. Adam Frank’e göre “Çoklu evren kurmaca için çok lezzetli bir fikir ve gerçek bilimsel boyutu hakkında sağlıklı bir tartışma bir yandan sürdüğü takdirde bunun hiçbir sakıncası yok.”
Elbette çoklu evrenin bilimini anlamak Rick gibi biri için çok önemli. Ancak hepimiz pervasız, panseksüel, alkolik dahiler olamayız.
* Bu yazı, Meeri Kim’in Slate’te yayımlanan makalesinden çevrilmiştir.
[i] Rick and Morty‘nin yaratıcıları tarafından yönetmen David Cronenberg’ün filmlerindeki görsel dilden ilham alınarak tasarlanmış, adıyla da ona referans veren canavarlar.
[ii] Rick and Morty‘nin bazı bölümlerinde Rick ve Morty’nin adları üzerinden kelime oyunları yapılıyor. Burada da Madeleine L’Engle tarafından yazılan A Wrinkle In Time‘a (Zamanda Kıvrılma) referans var.
[iii] Yine Rick’in adı üzerinden Close Encounters of the Third Kind‘a (Üçüncü Türden Yakınlaşmalar, Steven Spielberg, 1977) bir gönderme var.
[iv] Bu Rick ve Morty kalabalığında “esas” Rick ve Morty’yi ayırt etmek için kullanılan kod.
[v] Rick and Morty‘nin 3. sezonunun ilk bölümünde bahsi geçen, McDonald’s’ın 1998’de Mulan (Tony Bancroft & Barry Cook) filminin vizyona girmesi şerefine çocuk menüleriyle birlikte dağıttığı özel sos.