Ortadoğu’da “nesneleştirilmiş”, Batı’da “güçlendirilmiş” oryantal dans

Jean-Léon Gérôme’un 1863 tarihli “La danse de l’almée” (Almah’ın dansı) tablosu.

Sex and the City 2 filminde, Charlotte’un Ortadoğu’daki bir gece kulübünde dansözleri gösterip ironiyle “Bu kadınların göbeklerini ve göğüslerini göstermelerine nasıl izin veriliyor ki?” diye sorduğu, Miranda’nın da “Bana kalırsa, gece kulübü-dansöz olayının bir nevi açığı bu,” diye yanıtladığı bir sahne var. Charlotte’un sorusu aslında baskıyı simgeleyen örtülü kadınlar ile nesneleştirmeyi simgeleyen dansözlerin yan yana getirilmesini ortaya koyuyor. Ortadoğulu kadınların maruz kaldığı bu ikili mağduriyet Amerikan medyasında fazlasıyla yaygın.

Bu makale, Ortadoğulu kadınlara ilişkin bu “hiperseksüel”, “nesneleştirilmiş” olumsuz klişelerin, aynı kültürel ürün Ortadoğu’dan Ortadoğu-dışı bir bağlama taşındığında nasıl beyaz kadınlara ilişkin “güçlendirici” olumlu bir klişeye dönüştüğünü incelemek üzere, bir vaka çalışması olarak “göbek dansını” ele alıyor. Makalenin amacı için genel anlamda “Ortadoğu” kavramını kullanıyorum ancak bu kavramın da sömürgeci bir kurgu olduğunu ve sömürgeci bir bakış açısını temsil ettiğini belirtmekte fayda var.

Göbek dansını keşfetmek: İlkel kökenleri ve oryantal bakış

Oryantal dansın keşfi Ortadoğu’nun sömürgeleştirilmiş bölgelerinin “ilkelliğini” belgeleyen Avrupalı 18. ve 19. yüzyıl gezginlerine dayanıyor. Bu dönemde, oryantale ismini veren “Orient” yani Şark, Batı’nın ahlaksız ve çağdışı olarak itham ettiği yekpare bir kitle olarak kavramsallaştırılıyor. Şark, aynı zamanda maneviyat ve şehvet fikirlerinin bir arada bulunduğu esrarlı bir mekân olarak romantikleştiriliyor. “Egzotik” kavramının yaratılmasına sebep olan şey de Şark’ın bu ikili kavramsallaştırılması. Öyle ki, “egzotik” kavramı sömürgeleştirilmiş kültürün eşzamanlı olarak hem sömürgecileri tehdit eden hem de sömürgecilere keyif veren yönlerine atıfta bulunuyor. Bu kültürel açılar sömürgeci tahakküm için bir gerekçe olarak kullanılırken, bir yandan da sömürgesel tüketim için seçici bir şekilde fetişleştiriliyor ya da temizleniyor.

Göbek dansı bağlamında, Oryantalist literatürün bir kısmı bu dans formunun kökenlerinin izini sürmek için büyük gayret gösterdi, onu doğurganlık ritüelleriyle, dini törenlerle ve bilimsel çıkarlarla ilişkilendiren çeşitli iddialar sundu. Dans tarihçisi Anthony Shay’e göre bu iddialar keyfi ve gözlemsel destekten yoksundu. Öyle ki, dans aslında yalnızca alt sınıftan erkeklerin ve kadınların basitçe eğlenme amacıyla sergiledikleri bir performanstı. Diğer yandan Oryantalistlerin bir kısmı da Ortadoğulu kadınların şehvet düşkünü ve hiperseksüel oldukları konusunda önyargılı fikirleri öne sürüyor. Onlara göre, göbek dansı alenen “grotesk” olarak kınanması gereken ancak gizlice tüketilebilen bu kontrolsüz şehvetin bir dışavurumu.

Virginia Keft-Kennedy ise göbek dansının Batılı izleyiciler arasında neden yoğun bir merak ve ürperti hissi uyandırdığına dair ilginç bir açıklama sunuyor. Dansözler hakkındaki oryantalist yazıları, dansözlerin vücutları için “kıpırdayan”, “dalgalanan”, “epileptik bir hareketle titreyen”, “obez” vb. betimlemelerini içeriyor. Bu sebeple ince, ölçülü ve korseli Batılı kadın güzellik standartlarına uymayarak sömürgecileri belirsizlik içinde bırakıyor ve bir anlamda dehşete düşürüyor.

Bu betimlemelerin olumsuz anlamları dansçıların herhangi bir yeteneğini ya da gayretini takdir etmekten çok uzak. Bir yanda ölçülü ve kültürel açıdan üstün beyaz kadın, diğer yanda esnek ve kültürel olarak yoksun dansözden oluşan bu çifte temsil bugün tanık olduğumuz olumsuz klişeleri doğuruyor. Bu süreç aracılığıyla dans eden kadınların bedenleri yalnızca beyaz erkekler için anlam kazanmakla kalmıyor, aynı zamanda yerliler açısından da yeniden anlamlandırılıyor.

Dansözler Batı tüketimine hazırlanıyor: 1893 Kolomb Dünya Fuarı

Kahire’den getirilen dansözlerin ilk defa ABD’de sergilendiği 1893 Kolomb Dünya Fuarı, yeni bir tüketiciliğin kapitalizmi besleyeceği yeni modernleşme çağında önemli bir rol oynayacak kültürel metalaştırma yönünde bir adım olur. Sergi, bir uçta ABD uygarlığının zirvesini, diğer uçta ilkel Doğu uygarlıklarını işaret eden hiyerarşik bir yapıda planlanır. Midway Plaisance’daki Ortadoğu sergisinde de izleyiciler arasında korku, iğrenme ve coşku tepkisini uyandırmak üzere örtülü kadınlarla dansözleri karşılaştırarak bir çekme-itme dinamiği yaratılır. Bunun altındaki ima her ikisinin de modernleşme projesinin yıkmayı amaçladığı İslami ataerki tarafından köleleştirildiği ve ezildiğidir. Bu sergi, dans formunu egzotik olarak tüketmeye yetecek kadar merak uyandırırken aynı zamanda Ortadoğulu dansözlerin kültürel aşağılıklarını yeterli bir tiksintiyle yeniden doğrulayarak klişenin sürdürülmesinde önemli bir rol oynar.

Güçlendirici yönüyle göbek dansı: 1970’lerin feminist bakışı

1893 Chicago Fuarı’ndan sonra dansözler düzenli olarak ABD’deki barlarda ve kulüplerde performans sergilemeye devam ederler, ancak performansları çoğunlukla Batı’nın “seksi” olarak nitelendirilen duyarlılıklar çerçevesinde uyarlanır. Göbeği açık ve pantolonunun yan tarafında yırtmaçlar bulunan oryantal dans kostümü ABD’de doğar. Aslında bundan önce Ortadoğu kostümü de pek kısıtlayıcı sayılmamakla beraber bilekler dışında herhangi bir bölgeyi de açığa çıkarmaz.

Dans, aynı zamanda dans akademileri aracılığıyla sistemleştirilir. En başta performans gösteren dansözler Ortadoğu kökenliyken 1970’ten sonra bu alanda da beyaz, “güçlenen” dansözler yer almaya başlar. 1970’lerde ortaya çıkan ikinci dalga feminizm, kadınları bedenlerini kucaklamaya ve cinselliklerini keşfetmeye teşvik ederek cinsel devrime kapıyı aralar. Göbek dansı da bu sırada birçok üst sınıf beyaz liberal feminist tarafından kadın bedeniyle ilgili mevcut tabuları yıkmanın bir yolu olarak görülür. Stavros Stavrou Karayanni’ye göre ne yazık ki bu Ortadoğu dansını benimseyen beyaz kadınlar da bu dansın onlara ilk etapta açık olmasını sağlayan Ortadoğulu dansözlere karşı sömürgeci baskının tarihini kabul etmekte ya da ele almakta eksik kalırlar. Böylece göbek dansını “kadın güçlenmesi” ile ilişkilendiren yeni bir klişe ortaya çıkar. Ancak bu klişede “beden olumlama” amacıyla dans formunu kullanan kadınlar üst sınıftan ayrıcalıklı kadınlarken Ortadoğulu kadınların göbek dansının erkek bakışına hitap ettiği yorumu aynı şekilde devam eder. Shay bu noktada, birçoğu kendi ülkelerine hiç gitmemiş ve Ortadoğu tahayyülleri oryantalist literatürün tüketimi aracılığıyla şekillenen Ortadoğu kökenli dansözler arasında bir kendi kendini egzotikleştirme süreci olduğunu da ele alır.

ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik militarist politikaları hâlâ sömürgeci gündemleri ezilen Ortadoğulu kadınları “kurtarmaya” dair feminist anlatılarla örtmeye devam ediyor. Buna örtülüler gibi cinsel olarak bastırılanlar ve dansözler gibi cinsel olarak nesneleştirilenler gibi klişeler de öncülük ediyor. Bu da Ortadoğu ülkelerinin daha güçlü bir tutucu tavırla duruş almasına önayak oluyor. Örneğin, Afganistan ve İran gibi birçok ülke göbek dansını yasadışı olarak yapılmaya devam etmesine rağmen resmen yasakladı. Minoo Moallem, dinci tutuculuk ile modernleşme arasındaki çatışmanın kadın bedeninin ilgili kültürün üstünlüğünü iddia etmek için sürekli olarak işlendiğini söyleyerek bu tartışmayı güzel bir şekilde özetliyor. Tüm bu tartışmada dışarıda bırakılan tek şey de yine kadınların bakış açısı oluyor.


*Bu yazı, Ece Balekoğlu tarafından Divya Mahatme’nin Monk Prayogshala’da yayımlanan makalesinden çevrilmiştir.

Muhabbetimiz daim olsun...

Benzer Yazılar
daha fazla

Şiir nereye kayboldu?

Şiirden bahsederken aklınızda canlanan sahne orta yaşlı, bekar, orta sınıf bir erkeğin rakı masasında otururken size epey anlamsız…
daha fazla

Böreğin tarihi

Sultan IV. Mehmet (sal. 1648-1687) döneminde, Divan-ı Hümayun her sabah Topkapı Sarayı’nın Kubbealtı bölümünde toplanırdı. Sadrazam ve vezirler…
Total
0
Share