Nereye kayboldu bu çevirmenler?

SQUID GAME. Fotoğraf: Youngkyu Park, Netflix, AFP, Getty Images.

Yabancı dilde dizilere yönelik iştah kabarırken ve küresel “streaming” piyasası gitgide büyürken, altyazı çevirmenlerinin altın çağlarını yaşamaları beklenirdi.

İlk 28 gününde 111 milyon izleyiciye ulaşarak Netflix’in en çok izlenen yapımına dönüşen Kore dizisi Squid Game’in yanı sıra İspanyol dizisi La Casa de Papel ve Fransız draması Lupin’e gösterilen rağbet, altyazının küresel ölçekte izleyici bulmaya herhangi bir engel oluşturmadığını gösterdi. Netflix de yabancı dildeki (İngilizce olmayan) yapımlarının sayısının 2019’da %50’den fazla arttığını açıklamıştı.

Ancak ekrandaki görüntüler ile dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca izleyici arasında köprü oluşturmak gibi hassas ve ustalık gerektiren bir rol üstlenmelerine rağmen, streaming platformlarının altyazılarını bin türlü zahmetle üreten çevirmenlerin esamisi pek okunmuyor.

Durum öylesine berbat ki, sektörde iki yıl geçiren serbest çevirmen Anne Wanders başkalarını bu işi yapmaktan caydırmayı tercih ediyor. Dortmund’da yaşayan Wanders, dünyanın en büyük altyazı şirketlerinden biri de dahil olmak üzere streaming platformlarının tedarikçileri için İngilizceden Almancaya çeviriler yapıyor. Hem yaratıcı hem de zorlayıcı bulduğu işini seviyor. Ancak asgari ücretin altındaki kazancı, bu işi yegâne gelir kaynağı olarak sürdürülemez kılıyor: “Böyle bir işimin olması harika, ama diğer mali kaynaklarımı buna ayırmam gerekiyorsa değil. O halde bu bir iş sayılmaz, sadece sömürülüyorum.”

Londra Üniversitesi Akademisi’nin (UCL) Çeviri Çalışmaları Merkezi’nden Profesör Jorge Díaz-Cintas, büyük ölçüde İngilizce yapımların egemenliğindeki streaming platformlarının “tamamen küresel” hâle geldiğini, pandemi sayesinde çevirmenlere yönelik talepte patlama yaşandığını söylüyor: “Sektörde bir insan kaynağı krizi yaşanıyor çünkü ne yeterli sayıda uzman ne de bu alanda çalışacak insan bulunabiliyor.”

Yalnızca bir dakikalık görüntünün doğru ve özlü bir biçimde çevrilmesi ve altyazıya dönüştürülmesi saatler sürebilse de altyazı çevirmenlerine program süresinin dakikası başına ödeme yapılıyor ve çevirmenler genelde (platformların hizmet aldığı) tercümanlık şirketleri için çalışıyor.

İngiliz Altyazı Çevirmenleri Birliği (British Subtitlers’ Association) başkanı ve Görsel-İşitsel Çevirmenler Avrupa Federasyonu (Audiovisual Translators Europe) temsilcilerinden Max Deryagin, “[Ücrette] bir alt sınır yok. Neredeyse sıfıra kadar iniyor,” diyor. Teoride “Altın çağımız olmalıydı çünkü devasa bir iş yükümüz var,” diye ekliyor. Ne var ki, altyazı çevirmenleri iki yakalarını bir araya getirmeye çalışırken alabildiğine stres ve tükenmişlik duygularıyla boğuşuyorlar.

Deryagin, bu koşulların çoğu tecrübeli çevirmeni daha iyi ücretli çeviriler yapmak üzere altyazı çevirisini bırakmaya veya işkolunu değiştirmeye sürüklediğini söylüyor: “Peki, kıdemli altyazı çevirmenleri bu işi bıraktıklarında yerlerine kimler geliyor? Amatörler, yarı zamanlı çalışanlar, öğrenciler vs. Bu durumda çevirinin niteliği elbette bundan etkileniyor, çeviriler kötüleşiyor.”

Birçok altyazı çevirmeni hangi işi, kimin için yaptığını açıklamaktan alıkoyan kurallara bağlı çalışıyor. Los Angeles’da yaşayan ve Japoncadan İngilizceye çeviri yapan Katrina Leonoudakis, Twitter’da şunları yazdı: “Her sektörde olduğu gibi [altyazısı çevirisinde de] nitelikli işgücü ihtiyacı bulunuyor, problem ise [nitelikli işgücü] eksiği değil. Asıl problem, şirketlerin deneyimli çevirmenlere ücret ödemeye yanaşmamaları. İşgücü ihtiyacı, kapitalist söylemde her zaman ‘ücret ödemek istemiyoruz’ anlamına gelir.”

Leonoudakis, çoğu filmden elde edilen gelirin %50’sinden fazlasının çevrilmiş ve erişilebilir versiyonlardan geldiğini ancak bütçenin yalnızca %0.1’inin bunlara harcandığını yazan, Roehampton Üniversitesi’nde çeviri ve film yapımcılığı profesörü Pablo Romero-Fresco’ya atıfta bulunuyor. “Çeviri, stüdyolara ve streaming platformlarına büyük kâr sağlar,” diyor.

“Milyarlarca dolarlık şirketlerin deneyimli bir profesyonele birkaç dolar daha ödemek yerine vasat kalitede çeviri için en düşük teklifi vereni seçtiğini bilmek, yalnızca açgözlülüklerini değil hem çeviri sanatına hem de çalıştırdıkları film yapımcılarının ürettiği sanata saygısızlıklarını gösteriyor.” Birçok yönden görünmez bir sanat formu olsa da Squid Game eleştirilerinin de gösterdiği gibi altyazı yanlış olduğunda yoğun tartışmalara yol açabiliyor.

Kore Çevirmenler ve Tercümanlar Birliği başkanı ve Seul’daki Chung-Ang Üniversitesi profesörü Silhee Jin de altyazı tutarsızlıklarını artık kronikleşmiş düşük ücretlerle açıklıyor ve bunun “doğru insanları piyasaya girmekten caydırdığını, bazı durumlarda da en az insan müdahalesiyle ucuz ‘makine çevirisi’ çözümlerine başvurmakla sonuçlandığını” sözlerine ekliyor. “Dış kaynak kullanımı hakiki çevirmenlere pek seçenek bırakmıyor.”

Günümüz piyasasında çevirmenler bir de zaman baskısıyla mücadele ediyorlar. Disney+, Netflix ve Amazon Prime gibi büyük streaming platformlarının altyazı tedarikçileri için çalışan True Subtitles’ın operasyon direktörü ve kurucusu Mara Campbell, 1999’da bir filmin altyazı çevirisine başladıklarında bir hafta zamanlarının olduğunu hatırlıyor. Artık çeviri için sadece iki günleri var.

Campbell, “O zamanlar halimiz daha mı iyiydi bilmiyorum ama ücretler hep düşüktü, bundan eminim,” diyor. Günümüzde sektördeki çevirmenlerin hâlâ tutkularının peşinde olduklarını ama ücretlerin insanları sektör dışına ittiğini söylüyor. 30 yıldır bu sektörde çalışan, Seinfeld ve The West Wing dizilerini Finceye çeviren Tiina Kinnunen çeviri şirketlerinin “birçok şeyi otomatikleştirmek üzere” yanlış yatırımlar yaptıklarını aktarıyor. Kinnunen, altyazı çevirisinin geleceğinde teknolojinin bir rolü olacağına ancak dikkatle ele alınması gerektiğine inanıyor.


*Bu yazı, Cüneyt Bender tarafından Miranda Bryant’ın The Guardian’da yayımlanan makalesinden kısaltılarak çevrilmiştir.

Muhabbetimiz daim olsun...

Benzer Yazılar
YETENEKLİ BAY RIPLEY (Anthony Minghella, 1999).
daha fazla

Bay Ripley yaşıyor

Patricia Highsmith (1921-1995), çekici sosyopat Tom Ripley’nin başrolde olduğu psikolojik gerilim romanı Yetenekli Bay Ripley’i 30 Kasım 1955’te…
Total
0
Share