Nara’ya gidiş-dönüş bir uçak bileti: This Is All Yours

Müzik para için mi yapılır, popülarite için mi, dinleyici için mi, plak şirketi için m? İngiliz grup alt-J’in ikinci albümü This Is All Yours, bu soruların hepsini soran, hepsi için de ayrı ayrı cevaplar veren bir albüm.

An Awesome Wave ile modern rock’ın en iyi ilk albümleri listesine giren, bununla yetinmeyip bir de 2012’nin Mercury ödülünü eve götüren alt-J’in, ilk albümüyle harikalar yaratan her grup gibi, ikinci albüm sendromu yaşayıp yaşamayacağı merak konusuydu. Grup, yarattığı özgün sound’unu ilerilere götürmeyi başarabilecek miydi, yoksa sabun köpüğü olup kendine yazık mı edecekti? Albümden ilk single “Hunger of the Pine”, bu noktada kafaları epey karıştırdı. Miley Cyrus sample’ları kullanan şarkı, Cyrus’a rağmen içi epey doldurulmuş bir çalışma olmasına rağmen aynı zamanda bir albümün ilk single’ı olacak yeterlilikte “hit” ışığı da taşımıyordu. Müzik otoritelerinden ziyade grubun plak şirketi Infectious bu durumdan epey rahatsız olmuştu.

Gösterdiği büyük başarıya rağmen şımarmayan ve özgünlüğünden ödün vermek istemeyen alt-J’in plak şirketine cevabı ise ikinci single “Left Hand Free” oldu. Grubun yalnızca 20 dakikada yazdığı şarkı, grubun tanımıyla “alt-J olmaya en uzak alt-J parçası”, ama aynı zamanda ana akım müziğin peşinden koşan dinleyiciyi ve doğal olarak plak şirketini memnun edecek bir şarkıydı. Şu ana kadar elimizde olan iki adet single, gerçek alt-J dinleyicisini hâlâ tatmin etmezken, Ağustos ayında üçüncü single “Every Other Freckle” ile yüzü gülmeyen, kulakları doymayan kalmadı. Kulağı tembel olanın da, mutlak olanın da ihtiyaçlarını karşılayan üçüncü single, albüme dair beklentileri yeniden yükseltmeyi başarmıştı.

 

Beklenen an geldi, Eylül ayında albüm yayınlandı. This Is All Yours, An Awesome Wave gibi bir albüm değil. Dinleyiciyi yakalaması için bir değil, iki değil, belki on kere dinlemeyi ve gerçekten dikkatli dinlemeyi gerektiren bir albüm. Sabah işe giderken kulaklığınızda veya arkadaşlarınızla bir şeyler yudumlayıp iki lafın belini kırıyorken arka planda dinleyeceğiniz bir albüm değil. This Is All Yours, bir yandan da ilk albümden daha derinlikli bir albüm. Gerek müzikal gerekse şiirsel yolculuğuyla çok daha fazla şey söylemek isteyen, çok daha fazla derdi olan bir albüm. Alıştığımız klasik albüm intro’larına benzemeyen, gerçek anlamıyla bir girizgâh yapan “Intro” ile başlayan albüm, Nara ile hikâyesinin çerçevesini çiziyor. Japonya’nın bir şehri olan Nara ekseninde yolculuk edecek olan albümü giriş, gelişme ve sonuç olarak ayırırsak, giriş “Nara”, gelişme “Arrival in Nara” ve sonuç da “Leaving Nara” olacaktır. Hayranlık uyandıracak kadar dikkatli formüllendirilmiş albüm, “Leaving Nara” ile bitmiyor, son sözünü “Leaving Nara”nın içine saklanmış bonus şarkı “Lovely Day” ile söylüyor. Nara hikâyesinin gelişme sürecinde uğradığı yerler ise büyük krallığın bahçeleri, ekselanslarının geleneksel enstrümanları oluyor. Albüm Japonya ve İngiliz semalarında süzülürken kulakların mutlaka dikkat kesilmesi gereken parçalar ise “Warm Foothills” ile “Bloodflood, Pt. II”. “Bloodhood Pt. II”, bu kıtalararası seyahate misafir kabul ediyor, vokallerine Conor Oberst ve Lianne La Havas’ı alıyor.

This Is All Yours’a ve alt-J’e dair tek bir sıfat seçecek olursak, bu “tuhaf” olacaktır. Nerede müzik yapıyorsanız yapın, tuhaf kalın.

Muhabbetimiz daim olsun...

Benzer Yazılar
BREAKFAST AT TIFFANY'S (Blake Edwards, 1961).
daha fazla

Moda demokratik olabilir mi?

Lee Alexander McQueen’in intihar ettiği haberini okuduğumda günlerce yas tuttum. Modanın ne anlama geldiğini kavramamı, o dünyayı keşfetmemi…
Total
0
Share

vesaire sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et