Kutlamanın politik tarihi: Notting Hill Karnavalı

Nothing Hill Karnavalı. Londra, 28 Ağustos 2022. Fotoğraf: Victoria Jones, PA, AP.

Malum, şu sıralar Birleşik Krallık’ın gündemini meşgul eden başka bir mesele var. Bu yazıda ise merceği geçen ay, daha doğrusu her yıl ağustosta düzenlenen bir etkinliğe, Notting Hill Karnavalı’na çevireceğiz.

Yaklaşık iki milyon kişinin katıldığı, elli binden fazla performansçının, kırk binden fazla gönüllünün ve yüzlerce geçit töreni aracının yer aldığı festival, günümüzde şehrin en büyük açık hava eğlencesi gibi görülüyor. Tabii böyle gören haksız da sayılmaz, neticede Rio de Janeiro Karnavalı’ndan sonra dünyanın en büyük ikinci sokak partisinden bahsediyoruz. Yalnız Notting Hill Karnavalı’nın tarihi, biraz daha yakından incelenmeyi hak ediyor. Bu tarih 1958’e, Londra’da yaşayan Batı Hint Adaları kökenli komünitenin kimliğine, Karayip kültürüne sahip çıkmak için Notting Hill mahallesinde düzenlediği protestolara dayanıyor.

Birleşik Krallık, II. Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan işgücü kaybını telafi etmek için Batı Hint Adaları’ndan gelecek topluluklara güveniyordu. 1948’de SS Empire Windrush gemisi Londra’ya ulaştı, Notting Hill de Batı Hint Adaları kökenli büyük bir topluluğa ev sahipliği yapmaya başladı. Tabii bölgede Oswald Mosley’nin Birlik Hareketi adı verilen faşist yapılanmaya mensup genç beyaz nüfus da yoğunluktaydı. Özellikle kendini “Teddy Boys” adı verilen altkültüre ait hisseden gençler, “zenci avına” çıktıklarını iddia ederek Notting Hill’de siyahlara saldırıyordu.

Trinidad doğumlu aktivist Claudia Jones, bu gerilimi biraz olsun dindirmek niyetiyle, 1959’da St Pancras Belediye Binası’nda bir Karayip Karnavalı düzenledi. Bu etkinlik, maskeli katılımcıları, bandosu, kalipso sanatçıları ve dansçılarıyla karnavalın günümüzdeki hâlini andırıyordu. Ancak birkaç ay sonra Notting Hill’de gerçekleşen bir olay, bölgedeki Karayipliler arasında infiale yol açacaktı.

Claudia Jones’un Karayip Karnavalı’nın katılımcıları ırkçı şiddete Karayip kültürünü sahiplenerek karşılık verdi. Fotoğraf: Getty Images.

Beyaz erkeklerden oluşan ırkçı bir çete, Antigua doğumlu marangoz ve avukat adayı Kelso Cochrane’i 17 Mayıs 1959’da öldürdü. Bugünkü kutlamaların ardında, o günden bu yana Cochrane’i anmak için bir araya gelen, özgürlüklerini haykıran, seslerini duyuran siyah topluluklar var. Günümüzde yükselen seslerin aynı derecede politik olup olmadığı ise ayrı bir mesele.

Karnaval 1966’da sokağa çıktı, kutlamalarla özdeşleşen dev ses sistemleri 1973’de arzı endam etti, 1975’te katılanların sayısı yüz binden iki yüz elli bine çıktı. 1976’da ise kimseyi şaşırtmaması gereken bir gelişme yaşandı, sokağı her daim tehdit olarak gören otoritenin gücü karnavala katılanlara saldıran, 60 katılımcıyı yaralayıp 66’sını tutuklayan polis örneğinde somutlaştı.

DJ Thunderbird mahlasını kullanan Linett Kamala 1985’te, henüz 15 yaşındayken tarih yazdı, etkinliğin ilk kadın DJ’i oldu. O sıralar Notting Hill’de işsizlik oranı %75’e çıkmış, karnavalın politik önemi artmıştı. Karnaval yavaş yavaş baskı görmüş başka topluluklardan da insanlara ev sahipliği yapmaya başladı, özgün bir direniş biçimi potansiyeli taşımayı sürdürdü.

1997’de Lil’ Kim, Jay Z ve Busta Rhymes, 1998’de ise ilerleyen yıllarda büyük bir ikona dönüşecek Beyoncé’nin de yer aldığı Destiny’s Child sahne aldı. Festival organizatörleri esas meselenin yıldızlar değil Karayip kültürünü kutlamak için sokakları dolduran insanlar olduğunu söylese de bu tür megastar performansları, önceliğin nerede olduğuna dair ipuçları da veriyor.

Kamala günümüzde de organizasyonda etkin bir rol oynamayı sürdürüyor. Örneğin Haziran 2017’de gerçekleşen Grenfell Tower yangınında[i] hayatını kaybeden 72 kişiyi anmak için yapılan üç dakikalık saygı duruşunu şöyle açıklıyor: “Düşünün, bir buçuk milyondan fazla insan vardı, hepsini sessizliğe davet ettik. Olanları böyle düşünebilmek, olumlu yönlerine odaklanabilmek çok etkileyiciydi.” Bu örnek her ne kadar karnavalın olan bitene sessiz kalmadığını (ya da bu örnekte sessizliği bilinçli olarak kullandığını) göstermek için sunuluyorsa da 1950’lerin sonundan bu yana görece apolitikleşen bir yaklaşıma da işaret ediyor.

2020 ve 2021’de pandemiden dolayı çevrimiçi düzenlenen karnaval, 2022’de sokağa döndü. Bu sefer her zamankinden daha büyük, daha gürültülü, daha renkli olacağı söyleniyordu. Özellikle gürültülü olduğu şüphe götürmezdi, ancak bu gürültünün ne söylediği, günümüzde hangi bağlama oturduğu tartışmaya açıktı.


Kaynak: TimeOut

[i] Konuyla ilgili iyi bir yazıya buradan erişebilirsiniz.

Muhabbetimiz daim olsun...

Benzer Yazılar
daha fazla

Masumiyetin sonu

Bize bazen beklenmedik hakikat anları bahşedilir. Fransa Başbakanı Gabriel Attal, İsrail’e koşulsuz destek cephesinin son uydurma haberinin üzerine…
Total
0
Share

vesaire sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et