Kürasyon ve inovasyon müzik festivallerinin geleceğini nasıl belirleyecek?

Thrival Festival. Fotoğraf: Tony Piscitelli
Thrival Festival. Fotoğraf: Tony Piscitelli

Sağımız solumuz festival. Artık “headliner” grupları yatak odanızın penceresinden bile duyabilirsiniz. Bu yaygınlığın avantajları olduğu gibi, bir tür festival yorgunluğuna da yol açtığı su götürmez. Son beş yıldır Bonnaroo ve Sasquatch!’in büyük gelir kayıpları yaşadığını izliyoruz, Pennsylvania’daki Karoodinha Müzik Festivali ve Bon Iver’ın Days Have No Numbers festivallerinin başarılı olamadığına tanık olduk ve Fyre Festival gibi bir rezalete katlanmak zorunda kaldık.

Son zamanlarda fazlasıyla kullanılan bir kalıbı ödünç almak gerekirse, festival balonu artık gerçekten söndü mü? Las Vegas’ta yapılan EMERGE’ün organizatörleriyle konuştuğumuzda, projenin küratörlüğünü üstlenen Mike Henry de bu kalıbı kullanarak müzik festivallerini kendi evrimleri içinde değerlendirmişti. Henry’ye göre festivaller döngüsel bir doğaya sahipler, zamanla yeni temalar ediniyorlar. 1990’lardaki festivaller 2000’lerde hafta sonu festivallerine dönüştüler. Son olarak da deneyimi odağa alan festivaller oldular.

Henry’ye göre festival balonu sönmedi, izleyiciler sadece festival kültürünün sıradaki adımını görmeye hevesli. Chance the Rapper ve Arcade Fire gibi isimler bilet satsa da, grupların çığır açan festivalleri tek başına garantileyemeyeceği gitgide daha bariz bir hâl alıyor. Durmadan gelişen SXSW, Austin caddelerini müzik, film, teknoloji ve inovasyon alanındaki en heyecan verici gelişmelerle doldurarak, gelenekselin ötesine geçen bir festival yaratma konusunda hâlâ standardı koruyor. Fakat bu ne taklit edilmesi kolay bir model ne de başarıyı garantileyebilir.

EMERGE CEO’su Rehan Choudhry’ye göre, festivallerin bu kaçınılmaz sorumluluğunu karşılamak en büyük isimleri getirmek veya medya görünürlüğünü iyice genişletmek anlamına gelmiyor. Onun yerine, modern festival ulusal endişelere yanıt vermeli. “Şu sıralar politik açıdan enteresan zamanlar içindeyiz, inanıyoruz ki müziğin sıradaki jenerasyonu bilinmeyenlerden çıkacak. Herhangi bir headliner’ın herhangi bir albümü değil, yeni sesler müziği belirleyecek, özellikle de etraflarında olana cevap niteliğindeki işlerle.”

Choudhry’ye göre ilişki kurabilmek anahtarın ta kendisi. Pittsburgh’ün yükselişte olan Thrival Innovation + Music Festival’inin prodüktörü Dan Law da aynı fikirde. “Kültürel olarak, insanlar anlama susamış vaziyette. Bir şey ifade eden, bir anlama gelen işler istiyorlar. Onlara ilham verebilecek bir şey istiyorlar ve hepimize çok zehirli gelen bu sosyopolitik ve kültürel ortamda, ilerlemeye odaklanan herhangi bir şey istiyorlar.”

Anlama duyulan bu arzu, müziğin içinde, dönüşümlü programlamayla veya bir festivalin yerli halkın kucaklaması gibi bir çok yolla dışavurulabilir.

Öncelikle, müziğe bir bakalım. Festivallerin çoğu bütçeleri dahilinde en popüler isimleri programına alma derdindeyken, EMERGE yükselişteki sanatçılara ışık tutmaya kendini adamış. İzleyicilerin sanatçıları festivale gelmeden önce YouTube veya Spotify aracılığıyla incelediği internet çağında bu zorlayıcı bir duruş. Bir zamanlar festivallerin varoluş amacı olan bu keşif hissinin, böylelikle artık tamamen yok olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu, tam olarak Toronto’da düzenlenen North by Northeast Festival’ın kurucusu Michael Hollett’ın eski günlerle ilgili özlediği şey. Hollett’a göre, NXNE 1995’te başladığında, onlarca mekâna yayılan yüzlerce grupla festival bir keşif portalıydı. “Bu internet öncesi dönem. Eğer izleyicinin güvenini kazanabildiyseniz, hiç duymadıkları gruplara sadece size duydukları sadakat veya havalı tanıtıcı metinler sayesinde şans verebiliyorlardı. Bu da harika çalışıyordu.”

Fotoğraf: © NXNE

Şimdi bloglar ve Twitter hangi setlerin hınca hınç dolu ve hangi mekânların iyi olmadığını söylediği için, Hollett’in festival deneyimini yeniden düşünmesi gerekti. “Yaptığımız, küratörlüğü üstlenilmiş kulüp gösterileri yaratmaktı. Kanadalı en popüler isimlere en beğendikleri dört yükselişte olan ismi seçtiriyorduk. Eğer Broken Social Scene’in Branden Canning’i o dört grubun harika olduğunu söylüyorsa, Broken Social Scene hayranları bir şans verip onları dinleyecektir. Dinleyecekler çünkü Brendan onların iyi olduğunu söylüyor.”

Hollett’ın bu yaklaşımı da işe yaradı. Bu sene birkaç böyle etkinlik düzenledik, hepsi de tıklım tıklımdı. Gerçekten harika çalıştı. Önümüzdeki yıl çok daha fazla gösteriyi bu kürasyon mantığında düzenleyeceğiz.”

Kürasyon EMERGE’ün yaklaşımının da anahtarı. Choudhry ve Henry, The Killers, Imagine Dragons ve Gerard Way gibi birçok popüler sanatçıdan yeni, genç grup önermelerini istedi. Fakat EMERGE plak şirketleri, MTV’den Matt Pinfield gibi endüstrinin kanaat önderleri ve prodüktör Rob Cavallo gibi isimlerle de çalışarak kapsamını iyice genişletti.

Hem EMERGE hem de NXNE için, festivalin keşif ruhunu muhafaza etmesinin ve yeni isimleri patlatma yeteneğinin sırrı eleştirmenler ve hatta pazarlamada değil, izleyicileriyle halihazırda bir güven ilişkisi kurmuş sanatçılarda saklı. Artık bu isimler sahneye çıkmak için orada değil, festivaller ileri gittikçe, bu sanatçılar da programlamanın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Artık mesele trendleri kovalamak değil, mesele yeteneği ayırt edebilmek.

Bu yeteneğin nasıl sunulduğuysa işte EMERGE ve NXNE’nin farklılaştığı nokta. NXNE’nin film, komedi ve inovasyon gibi çeşitli yayınları Toronto’da herhangi bir yerde ulaşılabilirken, EMERGE kanaat önderlerinin seçkisini ve onların performanslarını konserlere entegre ediyor. Her iki etkinlikte de, izleyicilere bir fikirler, sesler ve yetenekler dünyası sunuluyor.

Fotoğraf: © NXNE

Toronto’nun kültürel merkezini gözler önüne süren NXNE’de, birçok çeşidi olan yayını bünyesinde toplamak, suç çetelerini çökertmekle görevli polis memurları gibi işleyebiliyor. Öte yandan, diğer festivallerde, müzik olmayan içerik farklı şekillerde ortaya çıkıyor. EMERGE’de programlama sosyal etkileşim konularını merkeze alıyor, konuşmacılar “sosyal açıdan fazlasıyla alakalı, güzel temalara sahip iki tarafı da tutan konulara” dokunuyor.

“Konuşulan konuların çok hızlı ilgi kurabilmesi ve uzun süreli etkisi olmasından emin olmak istedik,” diye devam ediyor Henry. Konuşmacılar arasında feminist aktivist Madame Gandhi, teknoloji girişimcisi Aza Raskin ve fotoğrafçı Miru Kim var. Henry’nin “ülkedeki en büyük festivaller müzik festivalleri değil, büyük olanlar protest olanlar” diye belirtmesiyle anlıyoruz ki EMERGE için amaç da ulusal ve küresel endişelerle bağlantı kurabilmek.

Pittsburgh’deki Thrival için de iletişimi kıvılcımlandırmak en büyük önceliklerden biri, fakat onların yaklaşımı küreselden ziyade yerel. Nihayetinde Thrival, Ascender adlı kâr amacı gütmeyen bir kuruluş tarafından düzenleniyor, amacı da kuruluş aşamasındaki girişimleri desteklemek ve genç yetenekleri cesaretlendirmek. Law, şehrin ekonomik ve teknolojik açıdan bir canlanma yaşadığını belirtiyor. “Pittsburgh bu sıradışı rönesansı yaşadı. Robot teknolojisi, tıp, sağlık hizmetleri ve hayırseverliğin merkezi haline geldi, ki bunların hepsinin de bir süre öncesine kadar kökü tamamen temizlenmişti.”

Fotoğraf: Tony Piscitelli, Thrival Festival

2013’te bir çamur deryasının ortasında başladıktan sonra, festival %800 oranında büyümüş. Bu süreç boyunca festival, iki günü panel tartışmaları, beyin fırtınaları ve atölyeler, diğer iki günü ise müzikle geçen şu anki formatını edindi. Bu dört gün boyunca Thrival, program içeriği ve sunumuyla hem Pittsburgh’ün endüstriyel tarihini hem de yüzü ileriye dönük geleceğini kutlamayı amaçlıyor. Thrival gelecek etkinliği için şehrin artık kullanılmayan Carrie Maden Eritme Ocakları’nı festival alanı olarak kullanacak.

“Bu da yenilikçi düşünce biçiminin bir göstergesi. Bir değirmeni tekrar döndürmeye başlıyoruz, fakat bu kez demir değil, kültür üretiyoruz. Pittsburgh gibi bir yer için bu çok önemli.”

Law ve ekibi, Thrival’ı insanların Pittsburgh’ün geçmişi ve geleceği hakkında fikir sahibi olurken aynı zamanda evrensel dil olan müzikle de kucaklaştıkları, şehre bir giriş noktası olarak görüyor. “Müzik insanları bütünselci bir yaklaşımla çok güzel bir araya getiriyor. Bu konuşmaları ve bu modeli geliştirmekteki en güçlü araçlardan biri. Thrival ve bizim gibi festivaller insanlara birkaç temas noktası sunuyor, böylece onlar da bir koyun sürüsü gibi tek bir konsere veya panele sürüklenmiyorlar. Bu daha bütünleşik bir deneyim, ve bence kültürümüz bu yöne doğru gidiyor. Her şey birbiriyle iç içe geçiyor, ve insanlar da her şeyi birbirine bağlanmış bir bütün olarak görmeye başlıyor. Bizim festival ortamımız da bunu sunmaya başladı.”

Fotoğraf: Tony Piscitelli, Thrival Festival

Bu modellerin daha büyük festivallere uyarlanıp uyarlanmayacağını hep beraber bekleyip göreceğiz. Thrival ulusal festival sahnesinde yankı uyandırmaya başladı, EMERGE de modelinin nasıl çalıştığını 16 Kasım’da gerçekleşecek üç günlük konferanslar serisinde görecek. NXNE ile aynı kürasyon felsefesini taşıdığını düşünürsek, geleneksel festival modelini yeniden gözden geçirme konusunda doğru yolda olduğuna kanaat getirebiliriz.

Elbette, model ne olursa olsun, festival zamanla değişmeye ve evrim geçirmeye devam edecek. Hollett’in belirttiği gibi “bunu her seferinde yeniden icat etmemiz gerekecek.”

* Bu yazı, Merve Evirgen tarafından Randall Colburn’ün Consequence of Sound’da yayımlanan makalesinden kısaltılarak çevrilmiştir.

Muhabbetimiz daim olsun...

Benzer Yazılar
Total
0
Share