Geçen haziran ayında Yunanistan’da başlayan “Havlu Hareketi” kısa sürede ülke geneline yayıldı. Harekete dahil olan eylemciler, ülke genelinde deniz kıyılarının özel işletmeler tarafından işgal edilmesinden şikayetçi. Rodos Adası’nda başlayan eylemler daha sonra diğer adalara sıçradı. Geçen pazar günü Halkidiki’ye bağlı Nikiti’de halk sokağa indi, Paros Adası’ndaki eylemlere turistler de katıldı. Eylemlerde “tüm plajlar ücretsiz olacak” ve “sahiller halkındır” sloganları atıldı.
Yunanistan’da anayasaya göre özel plaj işletmeleri hukuka aykırı. Kanunsuzluğa rağmen bazı özel işletmeler “müşterilerinden” 100 Euro’ya varan ücretler talep edebiliyor. Halkın isyanına Yunan hükümeti de sessiz kalmadı. Maliye Bakanı Costis Hadzidakis yaptığı açıklamada denetimlerin arttırlacağını ve hükümetin kimseye ayrıcalık tanımayacağını söyledi, Yüksek Mahkeme de konuyla ilgili soruşturma başlattı.
Komşuda büyüyen hareketin daha küçük ölçekteki bir benzeri İzmir’de de görülüyor. Çeşme Ovacık’taki bir doğal sit alanı olan Gücücek Koyu’nun “beach club” yapılmak üzere özel bir şirkete verilmesi tepkilere yol açtı. Gücücek Koyu Doğal Yaşamı Koruma Derneği’nin öncülük ettiği mücadelede, Çeşme halkı “halk plajı diye bir tanım yok, tüm plajlar halkındır” diyerek sesini yükseltiyor. Dernek Başkanı Avukat Seher Kacar, “Koyla ilgili bütün yetki Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nde. Kurumun adı ve kuruluş amacı tabiat varlıklarını korumaya dair olsa da, ne ironiktir ki vatandaş olarak bizler tabiat varlıklarını idareden korumak için mücadele etmek zorunda kalıyoruz” diyerek 3 bin metrekarelik plajın sadece 870 metrekaresinin halk plajına ayrıldığını, kalanının ise ihaleye çıkarıldığını dile getirdi.

Türkiye’de özel işletmelerin sahil işgallerine yönelik yükselen itirazlar Çeşme’yle sınırlı değil. Ayvalık’ta plajlarda denize girecek yer bulamayan vatandaşlar çareyi Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne yazmakta buldu. Yerel otoritelerin yaptığı denetlemeler sonucu belediyenin otel ve işletmelere kiraladığı alanların bazı işletmelerce genişletildiği ve izinsiz şekilde vatandaşa ayrılan bölümün kullanıldığı tespit edildi.
Türkiye’de “Kıyı Kanunu” olarak bilinen “Kıyının Korunması, Yapı Yasağı, Kıyı ve Denizde Yapılacak Yapılar Kanunu” oldukça açık: kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Her yaz Alaçatı ve Bodrum’daki beach club fiyatları gündem olurken plajların hepimize ait olduğunu unutuyoruz. Bu işletmeler bizim olanı bize satıyor, bir anlamda hepimizden haraç kesiyorlar.
Enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle, tatile çıkmak çok sayıda insan için artık bir hayale dönüştü. Çok çalışıyoruz, ama tatile çıkamıyoruz. Haftada ortalama 46 saatle, Avrupa genelinde mesai saatlerinin en uzun olduğu ülke Türkiye. Tüketici Birliği Federasyonu’nun yaptığı kamuoyu araştırmasına göre, 2023’te tatil için yeterli bütçesi olmadığını belirten tüketicilerin oranı yüzde 71,76’ya yükseldi. Oysa Anayasa’nın 50. maddesi uyarınca, tatil ve dinlenme her çalışan için anayasal bir hak. Milyonlarca yurttaşın anayasal hakkını kullanamaması da yaygın bir hak ihlali anlamına geliyor.
Denize erişimin bir “lükse” dönüşmesinin de bu tablodaki payı büyük. Oysa yeterince zengin olmadığımız için girmemize izin verilmeyen sahiller hepimize ait. Bu açıdan Yunanistan’dan bir farkımız yok, yalnızca bizim olanı bizden alanlara karşı örgütlü mücadeleye ihtiyacımız var.
Size ihtiyacımız var. Buraya kadar geldiyseniz, hatırlatmak boynumuzun borcu. Türkiye gibi geleceği ziyadesiyle belirsiz bir ülkede, elimizden geldiğince nitelikli yayıncılık yapmanın imkanlarını araştırıyoruz. Güvenilirliğini küresel ölçekte yitirmiş medya alanında hâlâ iyi işler çıkarılabileceğini göstermek istiyoruz.
Bağımsız yayıncılığı desteklemeniz bizim için çok değerli. vesaire’nin dağıtımının sürekliliğinin sağlanmasında ve daha geniş kesimlere ulaşmasında okurlarımızın üstlendiği sorumluluk özel bir anlam taşıyor. vesaire’yi tek seferliğine veya düzenli desteklemek için patreon sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.