Kamera arkası: “Serseri Âşıklar”

Jean-Paul Belmondo ve Jean Seberg, 1959. Fotoğraf: Raymond Cauchetier.

Muhbirler ihbar eder, hırsızlar çalar, katiller öldürür, âşıklar âşık olur, Godard’ın kamerası Paris sokaklarında gezinir…

Jean-Luc Godard’ın Serseri Âşıklar (À bout de souffle, 1960) filmi 16 Mart 1960’ta sinemada ilk kez gösterildiğinde, salondakilerin çoğu sinema tarihinin dönüm noktalarından birine tanık olduklarını muhtemelen bilmiyorlardı. Henüz gösterime girmeden Godard’a “geleceğin auteur’ü” unvanıyla Jean Vigo Ödülü’nü kazandıran film, Fransız Yeni Dalgası’nın dünya genelindeki etkisini büyüten filmlerden biri olacaktı. ABD’li film eleştirmeni Roger Ebert’in hatırlattığı gibi “Citizen Kane’den beri hiçbir ilk film bu kadar etkili olmamıştı.”

Jean-Luc Godard, Jean-Paul Belmondo ve Jean Seberg, 1959. Fotoğraf: Raymond Cauchetier.

Film, kısmen gerçek bir hikâyeye dayanıyordu. Fransız tabloidleri, ABD’de gerçekleştirdiği silahlı soygunun ardından bir süre hapiste yatıp sınırdışı edilen Michel Portail hakkındaki haberi 1952’de yayımlamışlardı. Genç Fransız, soygun macerasının ardından o yazı ABD’li kız arkadaşı Beverly Lumet ile Cote d’Azur’da geçirmiş, hasta annesini ziyaret etmek üzere Le Havre’a giderken bir araba çalmıştı. Yoldayken de motorlu bir polisi öldürmüş, nihayetinde kız arkadaşı tarafından ihbar edilmişti.

Jean Seberg, Raoul Coutard ve Jean-Luc Godard, 1959. Fotoğraf: Raymond Cauchetier.

Bu hikâyeyi okuyan François Truffaut ile Claude Chabrol özgün bir tretman hazırlamışlar ancak ikilinin arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle film projesi rafa kaldırılmıştı. Godard ise fikri sevmiş, Truffaut ve Chabrol’ün de yardımıyla filmi çekmek istemişti. Truffaut ve Chabrol filmin finansmanına yardımcı oldular, katkıları sınırlı olmasına rağmen jenerikte Truffaut senaryo yazarı Chabrol ise teknik danışman olarak yer aldı.

Jean-Luc Godard, Raoul Coutard, Jean Seberg ve Jean-Paul Belmondo, 1959. Fotoğraf: Raymond Cauchetier.

Godard, filmini bir belgesel gibi görüyordu. Görüntü yönetmeni Raoul Coutard’dan bütün filmi el kamerasıyla ve neredeyse hiç ekstra ışık kullanmadan çekmesini istemişti. Coutard, bu kadar düşük ışık seviyelerinde çekim yapmak için Ilford HPS filmini kullandı. 35mm sabit kameralar için satılan 18 metrelik HPS filmlerini aldı, 120 metrelik bir film rulosu yapmak üzere birleştirdi. Kullandığı Eclair Cameflex kamera nedeniyle ses-görüntü senkronizasyonu da sorunlu olunca filmin neredeyse tamamı post-prodüksiyon aşamasında yeniden seslendirildi.

Jean Seberg, Raoul Coutard ve Jean-Luc Godard, 1959. Fotoğraf: Raymond Cauchetier.

Çekimler 17 Ağustos 1959’da başladı. Godard, ekibiyle Hôtel de Suède’in yakınındaki Café Notre Dame’da buluştu, fikirleri tükenene kadar iki saat boyunca çekim yaptı. Coutard, çekimler sırasında sıkça doğaçlamaya yaslandıklarını ve Godard’ın kimsenin bakmasına izin vermediği defterine durmadan yeni diyaloglar yazdığını söylemişti. Godard, yazdığı diyalogları Belmondo ve Seberg ile paylaştıktan sonra birkaç kısa prova yapılıyor, sonra kayda alınıyordu. Godard, senaryoyu çoğunlukla filmi çekerken yazdı. Açılış sahnesi haricinde filmin tamamını kronolojik sırayla çekti. Truffaut’ya çekimler başlamadan önce “Ölümü düşünen bir oğlan ile düşünmeyen bir kızın hikâyesi olacak,” demişti.

Jean-Paul Belmondo, 1959. Fotoğraf: Raymond Cauchetier.

Serseri Âşıklar’dan önce birkaç filmde oynamasına rağmen, Jean-Paul Belmondo Fransa dışında pek tanınmıyordu. Godard da düşük bütçeli filminin başarısı için ünlü bir aktris arıyordu. O sıralarda yönetmen arkadaşı Francois Moreuil ile evli olan Jean Seberg’e teklif götürdü. Seberg, filmin bütçesinin altıda biri olan 15 bin dolar karşılığında teklifi kabul etti, Seberg için oldukça düşük bir bütçeydi. Serseri Âşıklar’ın ivmesiyle popülerlik kazanan Jean Seberg, Fransa’da çeşitli filmlerde rol aldıktan sonra ABD’ye gidip Hollywood filmlerinde boy göstermeye başladı. 1960’larda siyahların ABD’de eşit vatandaşlık hakları edinme mücadelesine destek vermesiyle FBI’ın kara listesine girdi. Romain Gary ve Carlos Fuentes ile yaşadığı ilişkiler onun politik kimliğini itibarsızlaştırmak için kullanıldı.

Jean-Paul Belmondo ve Jean Seberg, 1959. Fotoğraf: Raymond Cauchetier.

1959-1968 arasında Fransız Yeni Dalgası’nın öncü filmlerinin setlerinde yer alan fotoğrafçı Raymond Cauchetier’nin fotoğrafları da dünya sinema tarihinde bir dönüm noktası olan filmden geriye kalan olağanüstü hatıralara dönüştü.

Jean-Paul Belmondo, Jean Seberg ve Jean-Luc Godard, 1959. Fotoğraf: Raymond Cauchetier.

Jean-Luc Godard bir keresinde Serseri Âşıklar’ın “yanlışlıkla” başarılı olduğunu söylemişti: “Eskiden işleri yapmanın tek yolu vardı. Bu yüzden Serseri Âşıklar‘ı yapmaktan, her şeyi mahvetmekten pişman değilim.” Filminin büyük başarı kazanmasından beş yıl sonra da “15. Louis’nin Versay Sarayı’na paldır küldür dalan mağara adamları gibi sinemaya girdik,” diyecekti.


Kaynak: Flashbak

Muhabbetimiz daim olsun...

Benzer Yazılar
daha fazla

Şiir nereye kayboldu?

Şiirden bahsederken aklınızda canlanan sahne orta yaşlı, bekar, orta sınıf bir erkeğin rakı masasında otururken size epey anlamsız…
daha fazla

Böreğin tarihi

Sultan IV. Mehmet (sal. 1648-1687) döneminde, Divan-ı Hümayun her sabah Topkapı Sarayı’nın Kubbealtı bölümünde toplanırdı. Sadrazam ve vezirler…
Total
0
Share