Festivaller neden iptal edilir?

14-20 Eylül tarihleri arasında yapılması planlanan 22. Adana Altın Koza Film Festivali’nin açılış ve kapanış törenleri ile festival kapsamında yapılacak konserler, “şiddetini artıran ve hedef kitlesini genişleten terör olayları” gerekçe gösterilerek iptal edildi. Daha önce de adından “Altın Portakal” çıkarınca doğrudan Berlin kalibresine ulaşacağı sanılan Antalya Film Festivali, genel seçimler ve G-20 zirvesi gerekçe gösterilerek ertelenmişti. Edirne Film Festivali’nin de akıbeti benzer oldu. Kültür-sanat etkinliklerinin iptal edilmesi ve ertelenmesine tepki gösterenler, büyük ölçüde film festivalindeki “festival” sözcüğünden eğlence anlamı çıkarmamak gerektiğinden ve sanatın savaş ortamında durmamasının öneminden bahsetti. Sürekli konserini erteleme çağrısı alan müzisyenlerden Fazıl Say da müziğin amacının “sadece hoplamak zıplamak” olmadığını vurguladı. Sanatın “şimdi eğlence zamanı mı” sığlığından ötede olan işlevini unutmamak için bu açıklamalar hiç kuşkusuz değerli. Ancak “yas” kılıflı bu iptal çağrılarının tam da kültür-sanatın gerçek niteliğinin bilinmesinden kaynaklanıyor olma ihtimali üzerinde durmak gerek.

Hatırlarsınız, 34. İstanbul Film Festivali, “eser işletme belgesi” krizi yüzünden iptal edilmişti. Kanımca, film festivalleri ile konserlere engel olan “kof hamaset belgesi” eksikliğiydi. Kültür-sanat etkinlikleri, öncesinde Mehter Marşı çalınan, milliyetçi sloganlarla inleyen salonlara sahip, insanların “terörü lanetliyoruz” tişörtleriyle katıldığı, galibiyetlerin şehitlere armağan edildiği yerler değildi. Sinema salonunda şehit çocuğuyla çektirilen fotoğraf karanlık çıkardı. Bütün bunların yapılabildiği maçlar ve televizyon programları ise “kof hamaset belgeleri”ni çoktan almış, olağan seyrinde devam ediyordu. Örneğin Altın Koza’da gösterilecek filmlerden Abluka, Venedik Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü sessiz sedasız kazanırken yönetmen Emin Alper filminin barışa katkı sağlamasını umduğunu söylüyor, o sırada İstanbul’da gümbür gümbür bir “arena”daki futbol maçında gol atan takımlar sevinçlerini asker selamıyla gösteriyor, “Fransa karşısında yeni bir destan yazmak için sahada” olan takım reklam aralarında “isterse dağları un, demiri yün, kılıcı kın ede”ceğini haykırıyordu. Alternatifinin siyasi parti binası yakmak olduğu ortamda “terörü lanetliyoruz” çağrısı makul görülebilir, ancak politik tepkiyi bu uğurda oy devşirmeye çalışanlardan uzaklaştıran gizli devlet sevici yanını gözden kaçırmamak lazım.

Velhasıl, neredeyse 15 yıllık vasatlığın binlerce yıllık sanatı alt edebileceğini düşünmesi gülünç. İkame edecek kültür-sanat üretiminin eksikliğini, halihazırda olanı renksiz, zevksiz hale getirerek kapatma çabasına engel olmak boynumuzun borcu. Bir festival için AKM’ye gittiğimizde “neydi ya burayı bilmeyen Kültür Bakanı’nın adı?” diye birbirimizi sorup gülümsediğimiz günler de gelecek.

Muhabbetimiz daim olsun...

Benzer Yazılar
Total
0
Share