Dayanışmanın önceliği

Hatay, 11 Şubat 2023. Fotoğraf: Erdem Şahin, EPA Photos.
Hatay, 11 Şubat 2023. Fotoğraf: Erdem Şahin, EPA Photos.

İhtiyaç listeleri, sevdiklerine ulaşmaya çalışan insanlar, kayıp ilanları, teyit edilecek telefonlar, çadır ve ilaç talepleri, kliniklerini açan doktorlar, oyuncak toplayan öğretmenler… Dayanışma, depremin altıncı gününde felakete uğrayanları yaşatmak için seferberliğini sürdürüyor. “Önce yaraları saralım, sonra hesap sorulacak” dua okur gibi tekrar edilirken, bu düşüncelerin altında bir soru filizleniyor: “Nasıl olacak?”

Hem iktidarın hem de ana muhalefetin temsilcileri bu yazı yazılırken hâlâ ses gelen enkazların ortasında en az bir kere “Bu şehirleri yeniden ayağa kaldıracağız,” dedi. İnsanlara umut aşılamak için sadaka gibi kira yardımları vaat ediliyor. Bir haftadır sessizliğe gömülen GSM operatörleri, faturaları bir hafta ötelediklerini açıkladılar. Bu cüretkâr, utanmaz “lütufların” sırtını dayadığı bir önkabul var: “Şu kaos bir geçsin, işler yoluna girecek.” Dinleyen de sanır ki birkaç ay sonra hemen düzlüğe çıkılacak. Hele son tırları bir gönderin, son kez dişinizi sıkın… Bir köşesine çekilmiş, kendi kendine yasını tutan, öfkesini içine atan, ben elimden geleni yaptım diyen insanlar görmek istiyorlar. Vakti belirsiz hesap gününü bekleyen insanlar için ufak tefek düzenlemeler. Birkaç kelepçelenmiş isim, belki birkaç dava… 24 yıl önce ne olduysa, yine o.

Bu esnada kendiliğinden ortaya çıkan toplumsal dayanışmanın baltalanması için dört koldan saldırı devam ediyor. Deprem bölgesine giden kolilerin üzerine parti amblemleri, imzalar, kaşeler vurulsun diye yardım malzemeleri depolarda bekletiliyor. Bugüne kadar hiçbir şeyin faturasını göstermeyenler, bunca işin ortasında afetzedeler için toplanan bağışların faturasını soruyor. Birlik beraberlik çağrılarının altından sopa gösteriyorlar. Yetmiyor, yağmanın âlâsını yapanlar kendilerine yönelmiş öfkeyi dağıtmak için sahipsiz mültecileri yalan haberlerle hedef gösteriyor.

Kendiliğinden ortaya çıkan toplumsal dayanışma ağı, sadece varlığıyla devlet otoritesine duyulan güvensizliği ortaya çıkardı, iktidar için bir tehdit unsuru hâline geldi. Mümkün olan ama eksik bırakılan her şeyi, konuşmaya bile gerek kalmadan gözler önüne serdi. Felaketin öncesinde, şimdisinde, sonrasında daha fazlası yapılabilir miydi? Toplumsal dayanışmayı dağıtmaya çalışmalarının sebebi bu soruyu gizlemek. Bunca yalan haber ve tehdit, sorumluluğu gizlemek ve öfkeyi başka yere yöneltmek için.

Yalnızca toplumsal yardımlaşmaya yaslanan bir yapılanma, üzerindeki baskı nedeniyle kaçınılmaz olarak kırılgan. Üstelik tüm kamu kaynakları devreye sokulmadan bu yardımlaşmanın sekteye uğraması kaçınılmaz. Bu serinin son yazısının yazılma sebebi de bu. Dayanışmanın politik bir uyanışa dönüşmesi, dayanışma ağının kendisi için gerekli. Yara sarmak ile hesap sormak arasında zannedildiği kadar kalın bir çizgi yok. Halkın defterinde yazan siyaset tanımına bakıldığında, dayanışma zaten siyasi bir güç olarak kendisini var ediyor. Örgütlü devrimci yapıların, koordine olabilmiş sivil toplum örgütlerinin yapabildikleri, bize tüm yapıların koordine olabilmesi hâlinde neler olabileceğini alenen gösteriyor. Dayanışmaya yönelik kısıtlamaların ve yasaklamaların bir sebebi de toplumsal dayanışmayı en azından şimdilik dağınık tutabilmek. Çünkü sorumlulardan gerçekten hesap sorabilecek yegâne siyasi güç bu.

Bu satırlar yazılırken, can kaybının yaşanmadığı Erzin’in belediye başkanın açıklaması medyada yayıldı “Tek bir kaçak yapıya izin vermedim. Bana herkes kızdı, memlekette tek doğru adam sen misin dediler” diyor. Bunu diyebilecek kişilerin sayısı maalesef bir elin parmağını geçmez. Bu gerçeği duyurmak için duygusallaştırmaya, edebileştirmeye, acıklı hâle getirmeye ihtiyacımız yok.

Bir kırılmanın eşiğindeyiz, dayanılmaz bir öfkeyi, acıyı ve çaresizliği hissettik. Yakından veya uzaktan yapabileceklerimiz kederimiz kadar büyük.

Muhabbetimiz daim olsun...

Benzer Yazılar
daha fazla

Yazıya her zaman güvenin

İleride birileri bana falanca video, üç boyutlu baskı, oyunlar veya dinamik multimedya sistemleri hakkında fikrimi sorarsa, ne düşündüğüme…
daha fazla

12 Eylül 1980’de ne oldu?

Tam 43 yıl önce, bütün fiziki ve manevi evreniyle günümüzde yaşamayı sürdüren 12 Eylül darbesi gerçekleştirildi. Şili, Arjantin,…
Total
0
Share