Altıncı ayın altısı

Antakya, 9 Şubat 2023. Fotoğraf: Emily Garthwaite, The New York Times.
Antakya, 9 Şubat 2023. Fotoğraf: Emily Garthwaite, The New York Times.

Havalimanı görevlileriyle Hataylılar kadar kavga eden yoktur herhalde. Hatay’dan İstanbul’a, İstanbul’dan dünyanın öbür ucuna taşınan sürkler, nar ekşileri, kahveler… Biber salçasının en acılısı peynir kabında saklanır, bayramda misafire kömbe dağıtılır bizim oralarda. Mutfağımızla da sınırlı kalmaz insanımızın zenginliği. Hiçbiri din, mezhep, ırk, millet farkı gözetmez. O yüzdendir zannediyorum, “mezhep” ne demek öğrendiğimde pek de küçük sayılmayacak bir yaştaydım. Bu, herhangi dini veya mezhebi azınlığına mensup olmamanın ayrıcalığıyla açıklanırdı başka bir yerde yaşıyor olsaydım. Ama Hatay’da durum farklıydı. Biz bize, hep birlikte güzeldik Hatay’da. Kürdü, Ermenisi, Alevisi, Rumu, Yahudisi… Anadolu’nun ilk camisi Habibi Neccar’ın, ilklerin kilisesi St. Pierre’in evidir Hatay. 7 kez yıkılıp 8. kez kalkmak için çırpınanların, sonsuz hoşgörünün şehridir.

4000 yıldır deprem gerçekliğiyle yaşayan bir şehir Hatay. Mayıs 526’da meydana gelen bir depremde 250 bin kişi ölmüş mesela. Antakya’nın yanı sıra Defne yerle bir olmuş. 846’da Antakya ve Musul’da 20 bin, 1054’de 10 bin kişi ölmüş. 1157, 1615 ve 1872 depremleri Antakya’da, 1822 depremi ise İskenderun’da büyük hasarlar bırakmış.

Hatay’ın deprem açısından riskli olduğunu bilmek için dört bin yıllık tarihine hakim olmaya pek de gerek yok. Henüz ilkokulda öğretiyorlar çocuklara deprem gerçekliğini. “Çök, kapan, tutun” formülünün yandaş müteahhitlerin kumdan binalarından sağ çıkmaya yetmeyeceğinden bahsetmiyorlar tabii ki. Lise eğitimimi İstanbul’da aldığımdan, günlerim Sabiha Gökçen-Hatay Havalimanı arasında geçerdi. 15 yaşımdaki halimle biliyordum Hatay Havalimanı’nın bir bataklık üzerinde olduğunu. Yağmur yağıyordu, büyükşehrin havalimanına giden yol çamurdan gidilemez hale geliyordu. Uçaklar rötar yapıyordu ya da uçuşlar hepten iptal oluyordu. Artık o da olmuyor, Hatay Havalimanı doğru düzgün kullanılamıyor. Hataylının yeterince derdi yokmuş gibi bir de memleketine ulaşabilmek için Adana’ya veya Antep’e uçması gerekiyor.

Bunlar, bir şekilde kaçıp gidebilenlerin, sığanacak başka kapısı olanların yaşadıkları. Yaşam mücadelesinin asıl büyüğünü Antakya’yı, Samandağ’ı, Defne’yi, İskenderun’u terk etmeyen depremzedeler veriyor. Hatay’da hâlâ su yok. Ciddiyetini vurgulamak için tekrar söylüyorum, Hatay’da hâlâ su yok. Gıda, giyim ve hijyen ürünlerine erişim hâlâ sıkıntılı. Bazı bölgeler elektrik sorunuyla boğuşuyor. Kavurucu sıcakta konteynırda hayatta kalmaya çalışanlar ve temiz suya erişimi olmayanlar siyasileri göreve çağırıyor. Antakyalı Öykü Atçı “Hatay’ın sorunları anlatması bir saat içinde bitirilebilecek sorunlar değil zaten” diyor Halk TV’ye verdiği röportajda. “6 ay geçmiş olmasına rağmen en basit insani ihtiyaçlarımız; su, elektrik, gıda ve giyimden mahrum kalan Hataylılar olarak artık bütün vekillerimizin gelip görmesini istiyoruz.”

Altı aydır zahter kokularından ziyade moloz tozları hakim Antakya sokaklarında. Ne Defne ayakta ne de İskenderun. Ne bir istifa ne de gönüllere su serpen bir yargılama: Hatay hâlâ bir başına. İlk haftalarda bütün ülkenin gösterdiği dayanışma artık yok. Çabuk unutulduk diye düşünmeden edemiyor Hataylı. DW Türkçe’ye konuşan Türkiye Psikiyatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım bu durumun tuhaf olmadığını söylüyor. Doğal afetlerde ilk aylarda diri tutulan halk dayanışmasının ileriki zamanlarda sönmesini “balayı veya kahramanlık dönemi” olarak adlandırıldığını ifade ediyor.

Hatay’daki balayı ve kahramanlık dönemi bitti. Bunu öngören Hataylı da aslında 14 Mayıs’ta ona göre sandığa gitti. Sevdiklerini enkaz altından kendi elleriyle çıkarmak zorunda bırakılanlar; komşudan kefen, Twitter’dan vinç bulmaya çalışanlar bu ağır yıkımın faturasını iktidara kesti. Sığındıkları şehirlerden binbir çabayla Hatay’ın geleceğini tayin etmek için sandığa gidenler, şehrin yeniden inşaasında Hataylının yanında olsun diye Can Atalay’ı kendilerine vekil seçtiler. Öte yandan suçlarını örtmek için kadercilik oynayanların haklı olduğu bir mevzu var: Hatay’ın yaşadığı bu afet gerçekten de çok daha büyük bir mesele. Hatay’ın bugünkü CHP’li başkanı Lütfü Savaş aslında 2009’dan beri bu şehri yönetiyor. 2009’da AKP’den Antakya Belediye Başkanı seçilmiş, 2014’te de CHP’den Hatay için aday gösterilmişti. 2009’dan beri şehri yöneten Savaş’ın ihmalkarlığının kaç insanın canına mal olduğu ise hepimizin kafasında bir soru işareti olarak duruyor.

Yine bir ayın altısı ama Hatay’ın hâlâ desteğe ihtiyacı var. Suya, elektriğe, gıdaya ve giyime; kendisini temsil eden vekillere ihtiyacı var. Depremin değil ihmalin can aldığını herkese anlatacak, gerekli yasal mücadeleyi en önden yürütecek vekillere. Dört bin yıllık bu koca çınarın yedi kez düşmüş olması, yedi kez de tekrar ayağa kalktığına işaret ediyor. Binaların enkazında yok olmaz bizim kültürümüz, hoşgörümüz. Bugüne kadar hep “Hatay değil İskenderun” kavgası verdim nerelisin diye soranlara. Bugünse Arsuzluyum, Samandağlıyım, “Antekeliyim”. Yüzyılın katliamının üzerinden altı ay geçti, altıncı ayın altısında Hatay’ın hâlâ dayanışmaya ihtiyacı var.

Size ihtiyacımız var. Buraya kadar geldiyseniz, hatırlatmak boynumuzun borcu. Türkiye gibi geleceği ziyadesiyle belirsiz bir ülkede, elimizden geldiğince nitelikli yayıncılık yapmanın imkanlarını araştırıyoruz. Güvenilirliğini küresel ölçekte yitirmiş medya alanında hâlâ iyi işler çıkarılabileceğini göstermek istiyoruz.

Bağımsız yayıncılığı desteklemeniz bizim için çok değerli. vesaire’nin dağıtımının sürekliliğinin sağlanmasında ve daha geniş kesimlere ulaşmasında okurlarımızın üstlendiği sorumluluk özel bir anlam taşıyor. vesaire’yi tek seferliğine veya düzenli desteklemek için patreon sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

1 Yorum

Muhabbetimiz daim olsun...

Benzer Yazılar
daha fazla

Yazıya her zaman güvenin

İleride birileri bana falanca video, üç boyutlu baskı, oyunlar veya dinamik multimedya sistemleri hakkında fikrimi sorarsa, ne düşündüğüme…
daha fazla

12 Eylül 1980’de ne oldu?

Tam 43 yıl önce, bütün fiziki ve manevi evreniyle günümüzde yaşamayı sürdüren 12 Eylül darbesi gerçekleştirildi. Şili, Arjantin,…
Total
0
Share